15 Eylül 2015 Salı

Yaşamdan Kareler / Burgas'da Bir Ay


Yaklaşık bir ayımı geçirdiğim Burgas/Бургас, Bulgaristan’ın yüzölçümü olarak ikinci büyük şehri/ymiş. Karadeniz’de kıyısının olması, ilimizi ön plana çıkaran nedenlerden birisi.

морска градина - Deniz Bahçesi

Puşkin'in heykeli

Neler yaptım? Bulgarca kursuna gittim. Ne kadar öğrendim orası tartışılır çünkü çok fazla antin kuntin dil bilgisi kuralı vardı.



Kalan zamanlarda gezdim. Taktım sırt çantamı, kaybolmamaya özen göstererek keşifler yaptım. Yorulunca bulduğum banka çöktüm. Burgas park, bahçe, bank işlerine ciddi önem vermiş. Adım başı oturacak yer bulabiliyorsun.





Kaybolmamaya özen göstererek dedim çünkü kursumun ilk günü kurstan dönerken kayboldum. Hocam beni kurs yerine ara sokaklardan götürmüştü, dönerken yalnızdım. Gördüğüm ilk sokağa girip “Aaa bu geldiğimize benziyor hızlıca dönerim” diye düşündüm. Siz siz olun düşünmeyin, hele ki yön duygunuz yoksa. Tüm arka sokaklar nasıl birbirine benzeyebilir? Benziyormuş.



 Anayolu bulana kadar yolda gördüğüm her Bulgar’a yer sordum. Bir ara onlarda birbirlerini durdurup sormaya başladı. Ortak fikre ulaştıktan sonra, içlerinden İngilizce bilen sayesinde yolu tarif ettiler. O doğrultuda yürürken bir Türk teyzeyle karşılaştım. Telefon konuşmamı duymuş, ona İngilizce sorunca “Türkçe konuş.”dedi. Yaşadığım sevinç anlatılamaz sanırım. Teyzeye sarılıp beni kurtar demeyi planlıyordum içimden. Sonuç olarak çıkış yolunu bulmuştum.



Şehir içinde Burgas’ın mimarisi ve çevre düzenlemesi takdire şayan. Ama aynı mimariyi apartmanlarda, bloklarda göremiyoruz.



Diğer dikkat edilesi nokta sokakların temizliği. Yerlerde çöp yok diyemem ama minimum düzeyde var. Geri dönüşüm alışkanlığı da yerleşmiş sanırsam çünkü her yerde geri dönüşüm kutuları mevcut.



Yöresel yemekleri pek az ya da benim gittiğim yerlerde yoktu. Bol bol ayran içip, yoğurt yiyorlar. Dönerciler de bir hayli kalabalık. Bazı Türk kafeleri ve restoranları da şehir merkezinde bulunmakta.



Bana ilginç gelen şey, marketlerde hazır yemek bulunması ve birçok insan tarafından tercih edilmesiydi. Bir de Bulgaristan bozası. Denediğime pişman oldum diyebilirim. Tadı şekerli ekmek gibiydi hatta direk şekerli ekmekti.

savaş anıtları



Bolca kahve tüketilen Burgas’da, genel olarak her şey ucuzdu. Bu da bol bol dondurma yememe neden oldu. Ciddi anlamda lezzetli ve özleyeceğim şeylerden birisi.



Dönüş günü geldiğinde, valizim hazır içimde memleket özlemi yolların kısaldığını hayal ediyordum.

Ermeni kilisesi

  

9 yorum:

  1. Burgas'ı senin gözünden görmek te ayrı güzeldi kuzu ya :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görüşünce daha ayrıntılı kritiğini yaparız. :D

      Sil
  2. Yaşadığım yerde çok bulgar göçmeni insan vardı. Güzel anlatmışsın benimde yön duygum yok ama kaybolmaktan korkmuyorum. Tabi başka ülkede ne yapardım bilmem:)
    Neden gitmiştin Bulgaristana:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizde de göçmenlik var. :) Başka ülkelerde, o dili bilmeyince biraz sıkıntı olabiliyor. Herkes İngilizce bilmiyor haliyle, el kol işaretleri falan :)
      Tatili değerlendirmek için diyebilirim sanırım :D

      Sil
    2. Anladım anlattığın için teşekkür:)

      Sil
  3. aaa ne güzel komşiiii, neden gittin ki ya sölesene, kurs için mi, nerden aklına geldi sölesenee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım gönderilme amacım "Avrupa'da yalnız kalabilecek misin?" temalı bi şeyler oldu. :D Böylece hem tatili değerlendirmeli, biraz dil öğrenmeli, gezmeli bir ay çıktı ortaya

      Sil
  4. Çok güzel yermiş. Bende de yön bulma yeteneği hiç yoktur :( kendime navigasyon almayı düşündürecek kadar hemde :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay nen! Telefondaki navigasyona teşekkür ediyorum burdan :D

      Sil