29 Kasım 2016 Salı

77) EJDERHALAR İÇİN EVCİL İNSAN BAKIM KILAVUZU - LAURENCE YEP & JOANNE RYDER

kağıt salıncak, kagit salincak, kitap yorumu, fonko

Altın Kitaplar
Çeviri: Funda Akkaya
173 sayfa


Ejderhalar İçin Evcil İnsan Bakım Kılavuzu bir çocuk kitabı. Ve evet, ben çocuk yaşımı geçtim. Bu bana engel oldu mu? Olmadı!

Fantastik Canavarlar’ın seansını beklerden Bilge’yle markette dolaşıp, kitaplara bakıyorduk. EİEİBK indirimdeki kitapların içindeydi ve bir tane kalmıştı. Adını ve rengi değişen kapağını çok beğenip, almaya karar verdim. 😄

Kitap şu farkındalığı sağlamaya çalışıyor: Bizim evcil hayvan olarak gördüğümüz dostlarımız da bizi evcil hayvanları olarak görüyorsa? Bu sefer olaylara bir ejderhanın gözünden bakıyoruz.

Çocuklar için güzel bir kitaptı. Verilmek istenen mesaj eğlenceli, sade bir üslupla işlenmişti. Ayrıca bu kadar büyük puntolu kitap okumayalı asırlar olmuştu, gözlerim bayram etti 👀

NOT: Ayrıca ejderhamız Bayan Drake’in eski komşunun adı William. Ne tesadüf ki bu William, yaz gecesiyle ilgili komik bir oyunun yazarı… Tanıdık geldi mi?

👇👇👇

“Eğer mutluluğunuza ve akıl sağlığınıza değer veriyorsanız, hiç acele etmeyin ve evcil hayvanınızı akıllıca seçin.”

“Evcil hayvanınızdan beklenmeyeni yapmasını bekleyin.”

“Sihir bazen böyle bir şeydir işte. Arzularınızı alır ve onları hayata geçirmeniz için sizi cezp eder.”


“Bir evcil hayvan için zor durumda kalmaya değer mi? Kesinlikle değer! Evcil hayvanınızla aranızda bir bağ varsa, sizi siğillerinize rağmen ve eğer şansınız varsa siğillerinizle birlikte de sevecektir.”


24 Kasım 2016 Perşembe

76) DELİ KADIN HİKAYELERİ - MİNE SÖĞÜT

kağıt salıncak kagit salincak kitap yorumu

Yapı Kredi Yayınları
172 sayfa


Deli Kadın Hikayeleri, Mine Söğüt’le tanışma kitabım oldu.

İçinde 21 hikaye var. Biraz sert, öfkeli ve delirerek ölen kadınlara ithaf edilmiş hikayeler bunlar…

Kadınlar niye delirir? Neden kendini öldürmek ister? Onu dibe iten nedir? Her hikayede farklı bir yanıtla karşılaşıyoruz.

Okuyacaklarımız bazen korkunç olabilir.

Karamsar olabilir.

Hatta bize benzeyebilir.

Başlangıçtaki hikayelerde bir alışma evresi geçirsem de, Mine Söğüt’ün dilini sevdim. Özgün bir kalemi var.

Ayrıca kitabın içinde eşi Bahadır Baruter’in çizdiği resimler var. Eşiyle ilk ortak çalışmalarıymış. Mine Söğüt, Bahadır Baruter’e hikayelerin temasını söylemiş. Eşi de hikayeleri okumadan, kendisi kadın ve delilik üzerine ne hissediyorsa çizmiş.

Resimlerin çok etkileyici olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Bir örneğini kapakta görebilirsiniz.

Hikayelerden en çok “İçinde Ateşe Yakın Bir Şey Olan Kadın”ı sevdim. “Madam Arthur Bey” hikayesi ise yazarın Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey kitabını almama neden oldu. Yakın zamanda başlamak istiyorum.

İyi okumalar. 😺

😊😊😊

“Nasıl bir dünya burası? Herkes nereye gitti. Dilimi konuşan yok mu?” /30

“Kendini öldürme fikrini bu kadar çok seven biri kendini de çok seviyor demektir… kendini ve deliliğini.” /44

“Sezgisel bir bilgiyle kediler insanların söyledikleri her şeyi; hatta söylemediklerini de anlıyor. Hayatlarına giren bu garip misafiri kendilerinden biriymiş gibi seviyorlar.” /53

“Yarım… yarım… yarım.
Her şey yarım.
Oysa ben tamım.” /55

“Tanrı bugüne kadar kimin sözünü inledi ki seninkini dinlesin bre kafir! Her şey istediğimiz gibi olsaydı Tanrı’ya ne gerek kalırdı. Yalvarmalarla kendini var hisseden Tanrınız sizi yalvartmayacaksa, eteklerine kapatmayacaksa neden yaratmış olsun. Tapının diye yarattı sizi, isteyin ve elde edemeyin ama yine de öfkelenmeden boyun eğin diye yarattı sizi!” /77

“Bu şehir öyle bir şehir ki, küçük bir kız üzülür, üzüldüğü anlaşılmaz. Kuşlar cehennem çığlıklarıyla ötüşür, duyan olmaz. Bir ağaç acıkır, kimse… hiç kimse umursamaz.” /111

“Gelecekle ilgili güzel hayaller kurmak insanı iyileştirir. Geleceği umutsuz insan, çok geçmez, ölür.” /147


“Bu şehir yüzyıllardır erkektir ve kadınları sevmeyi bilmez.” /171


21 Kasım 2016 Pazartesi

TÜYAP 2016/ DOCTOR STRANGE/ FANTASTIC BEASTS

Bu postta sizlere beni mutlu etmiş üç aktiviteden bahsedeceğim: TÜYAP, Doctor Strange, Fantastic Beasts



Bu yıl TÜYAP vize haftamdan bir hafta sonraydı. Benim için harika bir zaman dilimiydi. Geçmiş yıllarda hep vize haftama denk geliyordu.

İki kere TÜYAP’a gittim: ilki 12 Kasım Cumartesi yani ilk günü, ikincisi ise 18 Kasım Cuma.

Bilge ile fuar tarihleri açıklandığında, Cuma gideceğimizi belirlemiştik. Ama ben ilk günlerde de gitmek istiyordum. Benimle gelecek talihli kişi dayım oldu.



Yayınevlerini gezerken poşetlerimi taşıdı. Sırlar Odası’nın özel basımı almak konusunda kararsızken:
“Alma bence.” yorumuyla başlayıp “Tabii benim için Red Kit neyse senin için de Harry Potter o.” diyerek anladığını ifade etti. 😄

Cumartesi fuarın ilk günü olduğu için çok kalabalıktı. Kitapları inceleyebilmek için önümdeki insanların çekilmesini beklemek zorunda kaldım. Bir de ödeme kuyrukları vardı tabii!



Remzi Kitabevinin önünden geçerken, dayım Hıfzı Topuz’u gördü ve hem benim için hem de Kitap Eylemi için kitap imzalattık. Bunca kalabalığa, indirim yapmayan yayınevlerine rağmen cumartesi iyi ki gitmişim dedirten olay bu.

Ayrıca dikkatimi çeken başka bir durum da şuydu ki: imza vermesi gereken yazarların önlerinin boş olması, booktuber/bookstagram sahibi kişilerin çevresinin kalabalık olması! Kelimelerin kifayetsiz kaldığı durumlardan biri.

Cumartesi günü aldıklarım:



Cumaya gelirsek, Bilge’nin dersi bittiğinde yani öğleden sonra TÜYAP’a gittik. Bu yüzden yine çok kalabalıktı.



İthaki’den %50 indirimle Monte Cristo Kontu’nu beraber aldık. Ayrıca ben Ejderha Mızrağı Destanı’nı aldım. Uzun zamandır istediğim bir seriydi ama İthaki’nin yeniden basmasını beklemek zorunda kaldım.



Ardından sergileri gezdik.

Doctor Strange


TÜYAP çıkışı Doctor Strange’e gittik. Benedict Cumberbatch sevdiğimiz aktörlerden biridir. Bilge’ninse favorisidir.

Film diğer Marvellara göre daha fantastik, mistik ve komikti.

Biz beğendik. Marvel severler kaçırmamalı. 😼


Fantastic Beasts



Ertesi gün ise Bilge ve Kero’yla Fantastik Canavarlar’a gittik. 4d izlemek istiyorsanız, bileti online olarak önceden almanızı tavsiye ederim çünkü çok çabuk doluyor. Biz cumartesi sabahı aldık ve salonun yarısı dolmuştu.

Warner Bros logosunu gördüğünüzde ve yıllardır sevdiğiniz müziği tekrar duyduğunuzda arka plandaki her şey siliniyor. Tekrar HP dünyasına dönmek gibisi olabilir mi?

Film, Fantastik Canavarlar Nelerdir ve Nerede Bulunurlar kitabının yazarı Newt Scamander’i konu alıyor. Eddie Redmayne, HP dünyasına uyum sağlamakla kalmadı, benim en sevdiklerimin arasına da girdi. Valizini çok kıskandığımı da belirtmek isterim. 😇

Filmde sözcükler kullanmadan yapılan büyüler hatta asa kullanmadan yapılanlar HP’ye göre daha fazlaydı. Bu dikkatimizi çekti. Ayrıca HP’lere göre daha komikti. Sanırım şu sıralar komediye bir yöneliş var. Bu beni ağlatan yerinin olmadığı anlamına da gelmiyor. :D

Keşke film daha uzun olsaydı. Sonsuza kadar süreseydi? 😅

4d’yi tavsiye ederim, çok daha etkili ve keyifli oldu. Tekrar izleyeceğim zamanı iple çekiyorum 😄


İyi seyirler. 😻


17 Kasım 2016 Perşembe

75) GÖZYAŞI TAŞI - TERRY GOODKIND / KISIM 1

kağıt salıncak kitap yorumu

Pegasus Yayınları
Çeviri: Kerem Sanatel
551 sayfa

Doğruluk Kılıcı serisiyle nasıl tanıştığımı anlatayım size. Bundan 4 yıl önceydi. Fantastik edebiyat temelli bir forumun takipçisiydim. Üyelerden biri durmadan Legend of the Seeker dizisini çok beğendiğinden söz ediyordu.

“Bu ne di ki böölee?” diyerekten diziye başladım. Legend of the Seeker, Doğruluk Kılıcı serisinin ilk kitabını baz alarak çekilmiş.

2 sezoncuk olan dizi bitti ve ben kalakaldım. İlk kitabın çevrilip, devamının gelmediğini de öğrenince dünyaya lanet ettim. :D

Ardından 2013 yılında dayanamadım ve Büyücünün İlk Kuralı’nı aldım. Kelepirdi, 5 TL’ydi.

Dizisi gibi kitabı da yalayıp yuttum.

Bu yıl, D&R’a girdiğimde seriyi Pegasus’un aldığını gördüm. Kapaklarını itici bulsam da dayanamadım ikinci kitapları internetten sipariş ettim.

Gözyaşı Taşı’nın ilk cildine severek başlamama rağmen, okuyamama durumu baş gösterdi. Bir haftada kitabı ancak bitirebildim. –Hedefim iki-üç günde bitirmekti-

Evet, kitap güzel. Hala heyecanlı. Ama Büyücünün İlk Kuralı’ndaki tat yok sanki. Bazı olaylarda da zorlama hissettim. Bu durum 3 yıl sonra okumamdan kaynaklanıyor da olabilir.

Keşke serileri yarım bırakmasalar değil mi ya da kitabı ikiye bölüp bir cildini 30 TL yapmasalar?

Büyücünün İlk Kuralı sevdiğim fantastikler arasındaydı. Gözyaşı Taşı’nın ikinci cildinin daha iyi olacağını umarak yakında ona başlayacağım.

İyi okumalar :)

“Ancak bir aptal geleceğe tersten adım atar.”

“Sadece güvendiklerin sana ihanet eder.”

“Bilmez misin, macera zaten başını belaya sokmak demektir.”

“Bilge bir insan, beklenmedik bir şey olsa bile gerçeği görür. Kuşanabileceğin en güzel şeydir bu: Gerçek.”

“Batıl inancın kökleri gerçeğe dayanmaz ama bir kez kök salmaya görsün, arsız bir sarmaşık gibi yayılır.”


“Bazen hayat bundan ibarettir: Bir çaresizlikten ötekine savrulursun.”


12 Kasım 2016 Cumartesi

74) BEN, MALALA - MALALA YUSUFZAY / CHRISTINA LAMB


Epsilon Yayınları
Çeviri: Doğan Yılmaz
390 sayfa


Malala’nın tam yaşam hikayesini Cambridge’de sunum dersinde dinlemiştim.

Vize bitimi memlekete geldiğimdeyse, evde “Ben, Malala” kitabını buldum. Anneme yürüyüş arkadaşı vermiş. Annem de Nar Ağacı’nı bitirince ona başlayacaktı.

Hazır boş duruyorken, ben de kitabı kapıverdim :D

1997 yılında doğmuş Malala. Adını Afganistan’ın en büyük kadın kahramanından almış. Kendi sözleriyle “erkek evladın doğumunun silahlar atılarak kutlandığı, kız çocukların ise örtülerin ardına saklandığı, hayattaki rollerinin sadece yemek pişirmek ve çocuk doğurmak olduğu topraklarda doğmuş bir kız…”

9 Ekim 2012 tarihinde, bildiğimiz üzere bu tanım değişiyor ve yerini “eğitim hakkını savunduğu için Taliban tarafından vurulan kız” alıyor.

2014’te ise Nobel Barış Ödülü’ne layık görülüyor.

Kitap Malala’nın otobiyografisi.

Kitabı okurken sürekli aklımdan geçen cümle şuydu: “Bu hale gelmeyelim.”

Buhalegelmeyelimbuhalegelmeyelimbuhalegelmeyelim

Kitap Malala’nın hayatından başka; bizim için Atatürk’ün, ilke ve inkilapların, laikliğin, haklarımızın önemini, değerini daha da gözler önüne seriyor.

Eğer Malala’nın hayat hikayesini merak ediyorsanız, kendi ağzından okumanız en güzeli. İyi okumalar :)

**

“Kadınlarla erkekler yan yana olmadığı sürece hiçbir mücadele başarılı olamaz. Dünyada iki güç vardır: biri kılıç, diğeri kalem. İkisinden daha kuvvetli olan üçüncü güç ise kadınların gücüdür.”

“Cehalet, siyasetçilerin insanları kandırmalarına, kötü yöneticilerin yeniden seçilmesine olanak tanıyormuş.”

“Benim ülkemde pek çok politikacı hırsızlığı olağan görür. Onlar zengin, ülkemiz ise fakirdir ama onlar durmaksızın yağmalarlar. Birçoğu vergi ödemez ama bu nedir ki?”

“Hayat oksijen alıp karbondioksit vermekten ibaret değildir.”

“Taliban önce müziğimizi, sonra Budalarımızı, ardından da tarihimizi aldı.”

“Doğruyu söylemek zorundasın. Doğru, korkuyu yok eder.”

“Eğitim Doğulu ya da Batılı değil, insanidir.”

“Bazı insanlar hayaletlerden, bazıları örümceklerden ya da yılanlardan korkar; o günlerde biz insanlardan korkuyorduk.”


“Bir çocuk, bir öğretmen, bir kitap ve bir kalem dünyayı değiştirebilir.”


8 Kasım 2016 Salı

73) AŞK VE GURUR - JANE AUSTEN

kağıt salıncak kitap yorumu

Koridor Yayınları
Çeviri: Handan Ünlü Haktanır
446 sayfa



Aşk ve Gurur defalarca okumama rağmen bıkmadığım kitaplardan biri.

Bendeki basımı Amfora Yayınları’ndandı, bilirsiniz şu Kipa’da satılanlardan. Onu 2-3 kere okudum, bu sefer de başka bir yayınevinden okumak istiyordum. Önce İş Bankası’nın Gurur ve Önyargı’sını almayı düşündüm ama çevirmeni Hamdi Koç'tu. Akıl ve Tutku’da Hamdi Koç çevirisini beğenmemiştim. Bu nedenle tercihimi yeni çıkan Koridor baskısından yana kullandım.

Siparişim* geldiğinde sınav haftamdı, ben de vizelerim bitince, kafa tatili için memlekete dönüş yolunda kitaba başladım. Mr. Darcy’nin eşlik ettiği, 18. yy’dan 21. yy’a uzanan bir yolculuktu.

Aşk ve Gurur’un çevirisi de fena değildi. İki üç kelime dışında kafama takılan, akıcılığa ket vuran yerler yoktu.

Kumaş kaplı cildine de vuruldum. Penguin klasiklerinin ciltlerine bayılıyorum ve Koridor’unki de onları andırıyor. Aşk ve Gurur’a yakışan bir kapak olmuş.

Okurken şunu fark ettim ki, her okuyuşumda Mr. Darcy’i daha çok seviyorum.

Henüz Jane Austen ile tanışmamışsanız, Aşk ve Gurur / Gurur ve Önyargı’nın iyi bir seçenek olduğunu düşünüyorum. Ama dikkatli olun, bir kere okuyunca, zaman zaman tekrar okumak isteyebilirsiniz. Benim gibi…

Okuduğum Diğer Jane Austen kitapları:
-   İkna

Siparişim:
-   Otostopçunun Galaksi Rehberi / Douglas Adams
-   Kabil / Jose Saramago
-   Aşk ve Gurur / Jane Austen



“Etrafımız dürüstlük numarasına yatanlarla dolu, ama gösterişsiz ve beklentisiz bir dürüstlük, yani insanların karakterindeki iyi yönleri alıp övmek ve kötü yönlerinden hiç bahis açmamak, tamamen sana özgü bir şey.”

“Eğer benim gururumu incitmemiş olsaydı, ben de onun gururunu kolaylıkla bağışlayabilirdim.”

“İnsanın bir amacı varsa, mesafeler de kısalır.”

“Evet, kibir bir zaaftır gerçekten. Ama gurur öyle değil… Gerçekten üstün zekalı bir kişi, gururunu da her zaman kontrol altında tutabilir.”

“Esnek biri değilim… En azından dünyayla uyum sağlayacak kadar.”

“Bir kişi tek bir doğru dürüst söz söylemeden, başka birini sürekli olarak taciz edebilir, ama arada bir akıllıca bir şey söylemeden onu alay konusu edemez.”


“İtibar güzel bir şeydir ama çok da kırılgandır.”


6 Kasım 2016 Pazar

72) RÜZGARIN ADI - PATRICK ROTHFUSS

kitap yorumu, kralkatili güncesi, kağıt salıncak, kitap

İthaki Yayınları
Çeviri: Cihan Karamancı
736 sayfa

 
Rüzgarın Adı, Kralkatili Güncesi serisinin ilk kitabı, daha doğrusu birinci günü.

Seriye Kitap Eylemi, Kore Fenomeni ve ben başladık, ikinci kitabı da Kalemfili ile okumaya niyetlendik :D

Öncelikle şunu söylemek isterim ki, seri gerçekten ‘sağlam’. Uzun zamandır gece uyumadan saatlerce okuduğum, uyumaya karar verdiğimde bir bölüm daha diyerek sayfaları çevirdiğim bir kitapla karşılaşmamıştım. Ve bu kitabı vize haftamda okuduğumu düşünün.

Külliyat gibi 736 sayfa olan kitap, gözünüzü korkutmasın çünkü çok hızlı okunuyor. Ayrıca yazarın dilini de beğendim, betimlemeleri benzetmeleri… ve tabii ki hayal gücünü.

İçeriğine bakarsak, Kote adında bir hancının geçmişini okuyoruz ve bilin bakalım hancımızın saçları ne renk?

KI-ZIL!

Bu bile onu sevmek için yeterli sebepti benim için. :D Yok ben gözlere bakıyorum derseniz, onlar da yeşil :D

Rüzgarın Adı ve devam kitabı benim değil, arkadaşımdan ödünç aldım. Ama Rüzgarın Adı’nı bitirdikten sonra, ilerleyen zamanlarda seriyi kendime almayı planladım.

‘Sağlam’ fantastik kitap sevenlerin kaçırmaması gereken bir seri olduğunu düşünüyorum.

Kitabı açın ve kendinizi Hancı Kote’nin sözlerine bırakın… Kvothe’nin müziği size eşlik ederken, sayfaları fark etmeden çevireceksiniz. Rüzgar gibi, akıp bitecek…



“… bütün güzel kitaplar ışığın yetersiz olduğu yerlerde bulunur.” /22

“Dedem hep güzün sonradan başına bela olmasını istemediğin şeyleri söküp atma vakti olduğunu söylerdi. (…) Bahar aylarında her şey hayat doludur. Yazlarıysa çok güçlüdür ve sonuna kadar direnir. Sonbahar… (…) Sonbahar tam zamanıdır. Sonbaharda her şey yorgundur ve ölmeye hazırdır.” /44

“Haksız yere suçlanmak zordur, ama hayatlarında bir kitap açıp okumamış veya yaşadıkları yerden 20 kilometre bile uzaklaşmamış kişilerin sana tepeden bakması daha da zordur.” /74

“Gelecek kaygısı duymaya başladığımız gün, çocukluğumuzu geride bıraktığımız gündür.” /98

“İnsanlar acı anlamına geliyordu.” /179

“Çocukların masum ve tatlı olduklarını zanneden biri ya hiç çocuk olmamıştır ya da çocukluğunu unutmuştur.” /316

“Gurur aptalca bir duygudur, ama çok da güçlüdür.” /363

“Bizler, bizi oluşturan parçaların bütününden fazlasıyız…” /427

“Ne kadar da gençtim. Ne kadar da budalaydım. Ne kadar da bilgeydim.” /496

“Her masalın dünyanın bir yerinde derin kökleri bulunur.” /509




4 Kasım 2016 Cuma

71) DAVA - FRANZ KAFKA

kagit salincak, kitap yorumu

İş Bankası Kültür Yayınları
Çeviri: Gülperi Sert
216 sayfa


Kafka’nın başlangıçlarını ve giriş cümlelerini çok seviyorum.

“Biri Josef K.’ya iftira atmış olmalıydı, çünkü kötü bir şey yapmadığı halde bir sabah tutuklandı.”

Okuyucuyu hazırlıksız yakalayıp, olaya pat diye giriş yapıyor.

Giriş cümlesinden de anlaşılacağı gibi kitap, Josef K.’nın dava sürecini anlatıyor.

Bürokrasiye, memurlara, mahkemeye karşı aklınızdan iyi düşünceler geçmeyecek.

Bu kitabı ne kadar açıklasam, çıkarım yapsam spoiler olur. Yavaş ilerleyen bir kitap olduğu için, en iyisi merak ederek okumak –en azından benim için öyleydi. :D

Kafka, göndermeler yapmış, semboller kullanmış. Bu nedenle dikkatli okunmalı. Bilge ile Dava’ya başlamamız tam vize haftama denk geldi. Daha rahat zamanlarda okumanızı tavsiye ederim. :D


“Yalan dünyanın düzenine dönüşüyor.”