12 Ekim 2022 Çarşamba

Yaşamdan Kareler: İsmi Lazım Değil

 


2019 Ekim’inde İçimdeki Çocuk Sergisi’ne gitmiştim Abdülmecid Efendi Köşkü’nde. Aradan üç yıl geçti. Pandemi atlattık -tam atlatmış gibi olmasak da-, evlere kapandık, tekrar sosyal hayata dönmeyi öğrendik, tek yaşamaya başladım, mezun oldum… Her şey çok değişti, tutunacak dal arayarak kaygan bir zemin üstünde el yordamıyla ilerlemeye devam ediyorum/z.

 

Yine Ekim ayında Abdülmecid Efendi Köşkü’nü ziyaret ettim. Bu sefer başka bir sergi için: İsmi Lazım Değil.

 

“İsmi Lâzım Değil sergisi, bilinmezin büyüleyiciliğini ve tekinsizliğini odağına alıyor. Bizans’tan günümüze uzanan tarihsel ve kültürel mirastan esinlenerek, biçimlerin, inançların ve temsillerin tarih boyunca nasıl varlığını sürdürdüğünün, göç ettiğinin ve dönüşüm geçirdiğinin izini sürüyor.”* https://www.koc.com.tr/medya-merkezi/haberler/2022/ismi-lazim-degil-sergisi-sanatseverlerle-bulusuyor

 



Sergiye Floransa’daki oda arkadaşım Canan’la gittik. Cumartesi sabah saatlerinde köşke varmamıza rağmen sıra bekledik. Serginin en can sıkıcı yanı sanırım buydu; öncelikle köşkün bahçesine girmek, sonra bodrum katı gezebilmek, ardından da köşkteki eserleri görebilmek için sıra bekledik.

 

Biz gezme planını ters yaptık, önce köşke girip broşür alıp sonra bodrum katı gezmek daha mantıklı olabilir. Gerçi broşürde eserleri bulmak o kadar zor ki, keşke odaların numaralarını kapılarına yazsalarmış ya da eserlerin altına broşürdeki tek cümlelik bilgileri ekleselermiş. İçimdeki Çocuk Sergisi’nde de böyle yapmışlardı ama bu durum keşmekeş yaratıyor.

 


Sergiyi genel olarak çok beğenmedim. Dijital dünyanın getirilerinden biri olarak instagram üzerinden sergideki neredeyse tüm eserleri görmüştüm zaten. Bodrumdaki canlandırmaları çekmek yasak olduğu için sürpriz oldu ve en beğendiğim kısım da orasıydı.

 

Sergi bana çok ilginç gelmese de köşkü görmek için bir fırsat, eğer vaktiniz varsa bir iki saatinizi bu sergiye ayırabilirsiniz. Belirtmeliyim ki eserler çocuklar için çok uygun değil, bebekle bile gelenler vardı, dikkat etmek gerek.

 

Son olarak, kitap okuyamama durumumu Tatar Çölü’nü tekrar okuyarak kırmaya çalışıyorum. 2 aydır kendi çölümün farkına vardığım için, bu bakış açımla tekrar geri dönmem gerekiyordu. Kitaptan bir alıntıyla yazıyı bitiriyorum: “Bir sayfa, böylece, yavaşça çevrildi ve tüketilmiş günlere eklenerek öbür tarafa geçti, şimdilik biriken sayfalar ince bir cilt oluşturmakta ama buna karşılık kalan sayfalar bitmek bilmez bir hacim sunmaktadır. Ama yine de biten bir sayfadır, teğmenim, yaşamın bir parçası.”



15 yorum:

  1. evet köşke gitmeli, sonbaharda güzel olur de mi :)

    YanıtlaSil
  2. Sergi pek ilgi çekici değilmiş sanırım. :)
    Bazen bana da oluyor kitap okuyamama durumu, sonra fark ettim ki yeni kitaplar aldıkça daha hevesim geliyor. Bir de sevdiği tarzları okuyunca insan daha verimli okuma oluyor. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sergiyi çok sevmedim, evet :)) Okuyamayınca, kitap da almamaya başlamıştım, zor bir dönemdi :))

      Sil
  3. Bir takım kişisel sıkıntılar yüzünden henüz hiçbir Bienal mekânını ziyaret edemedim. Bu sene Abdülmecid Efendi Köşkü kalacak sanırım. Bienaller sırasında ziyarete açıldığı ilk yıllarda bu köşk çok sakin olurdu. Zamanla bilinirliği arttı, iki sene önce 1.5 saat kuyrukta beklemiştik ki hafta içi bir gündü. Sanata ilgi güzeldir diyeyim:)
    Tatar Çölü nasıl gidiyor? Çok övülmesine dayanamayıp okumuştum ama inan içim şişmişti:) Oysa ki bir kitaptan sıkıldığım nadirdir. Sümsük tiplerinden hoşlanmıyorum, sanırım o yüzden -yazarın ne anlatmaya çalıştığını anlasam da- asla içine giremedim:)
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanata ilginin olması güzel ama yine de kuyruk beklemeyi sevmiyorum :)) Bu sene sergi pek de güzel değildi bence, bir şey kaybetmiş sayılmazsın.
      Tatar Çölü'nü ilk okuduğumda ben de pek sevmemiştim, karakteri de eleştirmiştim ama ikinci okuyuşumda Drago'yla çok ortak noktamın olduğunu fark ettim. Kitap okuyamadığım dönemde de okuyabilmek bana çok iyi gelmişti.

      Sil
  4. Daha az önce çocukları oyundan getirirken arkadaşımla haftasonu gitsek mi diyorduk. 🙈 Nasıl da denk düştü bu yazı. ❣️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dövüşürken Hanımefendi Değilim,

      Bazen kalp kalbe <3

      Sil
  5. Ne de güzel tabir etmişsin kygayn zeminde hayatlar...
    Fotolarda güzel bende gitmek istiyorum şimdi🤩

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Su'nun Harikalar Diyarı,

      Umarım gitmişsindir :))

      Sil
  6. Bu sergiye ben de gittim. Dediğin gibi broşür içeride yer verilen eserleri bulabilmek için pek kullanışlı yapılmamıştı. İçimdeki Çocuk sergisi daha güzeldi daha cezbediciydi. Buradaki sergilerde sıra hiç bitmiyor ne yazık ki. :’)

    YanıtlaSil
  7. Tatar Çölü hayatımın kitabı. Ben de tekrar okumak istiyorum ama henüz cesaret edemiyorum.

    YanıtlaSil
  8. Pandemi çok şeyi değiştirdi hayatımızda. Güzel kareler. Gören gözlerine sağlık. Sevgiler. Persephone

    YanıtlaSil
  9. Tatar Çölünü hiç okumadım kitap yorumunuzu merakla bekliycem. Bazen müzeler, sergiler istediğimiz gibi çıkmıyo ama ona rağmen kaliteli bir zaman geçirdiğinizi düşünüyorum. Şimdi orada bir türk kahvesi için bahçenin keyfini çıkarmak vardı :))

    YanıtlaSil
  10. Köşkteki serginin fotoğraflarının birkaç tanesini ben de gördüm ama canlı performanstan haberim yoktu. Merak ettim bu kısmı.
    Tatar Çölü'nü de not aldım. Çok teşekkürler :)

    YanıtlaSil