Everest Yayınları
134 sayfa
|
Aslı Erdoğan’ın okuduğum ilk kitabı Taş Bina ve Diğerleri. ŞuleUzundere’nin çekilişinde kazanmıştım ve çok mutlu olmuştum :))
Kitap, Sait Faik Hikaye Armağanı’nı almış ve araştırmalarıma göre, Taş Bina ve Diğerleri'nin dili yazarın diğer kitaplarından daha ağırmış. Her kelimeyi dikkatle okumak
gerekiyor.
Taş Bina ve Diğerleri, genel olarak ‘Taş Bina’ üzerinde duran
hikayelerin toplamı. İşkenceyi soyut bir şekilde konu alan bu öyküler, hisleri
daha ön plana çıkarıyor.
İlk iki bölüm –Sabah Ziyaretçisi, Tahta Kuşlar- favorim oldu.
İyi okumalar :))
“Zaten insanlar demir parmaklıkları içlerindeki karanlık dışarı
sızmasın diye icat etmediler mi?”
“Koyu, acılı, derin bir yalnızlıktı onunki. Hep en ummadığı, en
dokunulmaz sandığı yerden, belleğinden vururdu. Yalnızlığını kollamış,
büyütmüş, kanıyla beslemişti, artık çok çaresiz kaldığında ondan besleniyordu.”
“Dev taşlar gibi yığılmış olguları, önemli şeylerle
ilgilenenlere bırakıyorum. Beni çeken yalnızca aralarındaki mırıldanma. Belli
belirsiz, saplantılı…”
“Hem ‘dünya’ dediğin nedir ki, camda beliren bulanık bir imgeden
öte! Lekeli, çok lekeli, hiçlik üzerine uzun bir şiir.”
“Hiçbir sihirli değnek alnımıza dokunmak istemeyecekti, bıçaklar
vazgeçmezdi yaralarda bilenmekten, hiçbir kapı yarına doğru açılmayacaktı
gelecekte, kimse hazır olmayacaktı işitmeye…”
“Yoksa, insan dediğin nedir ki! Yersiz bir kahkaha işte.”