28 Eylül 2016 Çarşamba

62) TAŞ BİNA VE DİĞERLERİ - ASLI ERDOĞAN

Kağıt Salıncak

Everest Yayınları
134 sayfa


Aslı Erdoğan’ın okuduğum ilk kitabı Taş Bina ve Diğerleri. ŞuleUzundere’nin çekilişinde kazanmıştım ve çok mutlu olmuştum :))

Kitap, Sait Faik Hikaye Armağanı’nı almış ve araştırmalarıma göre, Taş Bina ve Diğerleri'nin dili yazarın diğer kitaplarından daha ağırmış. Her kelimeyi dikkatle okumak gerekiyor.

Taş Bina ve Diğerleri, genel olarak ‘Taş Bina’ üzerinde duran hikayelerin toplamı. İşkenceyi soyut bir şekilde konu alan bu öyküler, hisleri daha ön plana çıkarıyor.

İlk iki bölüm –Sabah Ziyaretçisi, Tahta Kuşlar- favorim oldu.

İyi okumalar :))


“Zaten insanlar demir parmaklıkları içlerindeki karanlık dışarı sızmasın diye icat etmediler mi?”

“Koyu, acılı, derin bir yalnızlıktı onunki. Hep en ummadığı, en dokunulmaz sandığı yerden, belleğinden vururdu. Yalnızlığını kollamış, büyütmüş, kanıyla beslemişti, artık çok çaresiz kaldığında ondan besleniyordu.”

“Dev taşlar gibi yığılmış olguları, önemli şeylerle ilgilenenlere bırakıyorum. Beni çeken yalnızca aralarındaki mırıldanma. Belli belirsiz, saplantılı…”

“Hem ‘dünya’ dediğin nedir ki, camda beliren bulanık bir imgeden öte! Lekeli, çok lekeli, hiçlik üzerine uzun bir şiir.”

“Hiçbir sihirli değnek alnımıza dokunmak istemeyecekti, bıçaklar vazgeçmezdi yaralarda bilenmekten, hiçbir kapı yarına doğru açılmayacaktı gelecekte, kimse hazır olmayacaktı işitmeye…”


“Yoksa, insan dediğin nedir ki! Yersiz bir kahkaha işte.”


26 Eylül 2016 Pazartesi

ÇEKİLİŞ DUYURUSU: KİTAP EYLEMİ 5. YIL


Çok sevgili Eylem ablamın blogu –KitapEylemi-, 5. Yılına özel çekiliş düzenliyor ve 5 kitabı bizlere hediye ediyor. Blog dahil bir çok alanda örnek aldığım Eylemcan’a daha nice beş yıllar diliyorum. :D
Nedir bu kitaplar?
-Cazibe
-Sevmek Zamanı
-Eski Dostlar
-Çılgın Kalabalıktan Uzakta
-Şeftali Kokan Sırlar

Çekilişe katılmanız için tek gereken şey, sosyal medya adreslerine yorum bırakmanız.
Blogu için tık
İnstagram adresi için tık
Facebook için tık
Twitter için tık

Çekiliş 16 Ekim Pazar saat 12.00’ye kadar sürecek.


İyi şanslar… :D


25 Eylül 2016 Pazar

61) BOŞ KOLTUK - J.K. ROWLING

kağıt salıncak kitap yorumu

Doğan Kitabevi
Çeviri: Dost Körpe
591 sayfa

“İnkar edilenler, söylenmeyenler, gizlenenler ve üstü örtülenler.” (sy 343)

Kitabı bir cümleyle anlatmak istesem, en doğrusu bu alıntı olurdu.

Boş Koltuk’u okumaya Kalemfili ile Kore Fenomeni’nin düzenlediği etkinlik ile başladım. Uzun zamandır elimdeydi ama okumayı sürekli erteliyordum. Genel olarak olumsuz yorum alması bu gecikme de önemli bir etkendi.

Başlayacağımız tarih 23 Eylül’dü. Ama aksilikler benim Boş Koltuk’umun peşini bırakmadı ve İstanbul’a gelirken kitabı evde unuttum. :D Ben de Kitap Eylemi’nin (<3) Boş Koltuk’unu okudum.

Bu hafta sonu 591 sayfa bitti. Çok değil, rahat bitebilir diyebilirsiniz ama hafta içi oturup 50 sayfa okuyamamış birinden bahsediyoruz. T_T

Rowling, Boş Koltuk’la tamamen çemberinin dışına çıkmış. Pagford adı verilen küçük, tipik bir İngiliz kasabasını anlatıyor. Uzaktan çok mükemmel görünen insanların, iç dünyalarına değiniyor. Sonuçta herkesin gizlendiği bir maskesi vardır.

Karakter sayısı fazlaca, ben başında kasaba ağacı çıkardım zaten ilerledikçe oturuyor.

Tabii ufak bir uyarı, Boş Koltuk HP’den çok farklı. Rowling’in yetişkinler için yazdığı ilk kitap olarak tanıtıldı ve içinde hiç fantastik öge yok.

Ben kitabın neden bu kadar olumsuz yorum aldığını anlamadım. Rowling, küçük bir kasabayı yansıtmış olsa da dünyanın hali bu… Hatta daha kötü durumdayız.

Bence elinize kahvenizi alın, masanıza oturup kendinizi Rowling’in realist kelimelerine bırakın…

“Kucaklanmak öyle güzeldi ki. İlişkileri basit, sözsüz, rahatlatıcı hareketlerden ibaret olsa ne güzel olurdu. İnsanlar neden konuşmayı öğrenmişlerdi ki?” (226)


“Sağduyu dediğin şey, insanların genellikle kendi önyargılarına verdikleri isimdir.” (271)


19 Eylül 2016 Pazartesi

60) DİLEK EVİ - RUDYARD KIPLING

Kağıt Salıncak

Dost Kitabevi Yayınları
Çeviri: İrem Kutluk
149 sayfa


Dilek Evi, Babil Kitaplığı’nın 11. kitabı. 5 hikayeden oluşuyor: Dilek Evi, Sahibler Savaşı, Siperlerin Madonnası, Allah’ın Gözü, Bahçıvan.

1800’lerin sonunda yaşayan Kipling, kısa hikayeleri ve şiirleriyle tanınmış. Romantizmle realizmi birleştirmeyi başararak Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmış.

Benim gözümde kitap nasıl?

Öykülerin çok düzensiz anlatımları olduğunu düşünüyorum. Genelde diyaloglardan oluşuyorlar ve bu benim için eksi bir yöndü.

Çeviriye de mükemmel diyemeyeceğim. Beni rahatsız eden cümleler vardı.

Babil Kitaplığı’nın çok övgüsünü okuduğum için beni hayal kırıklığına uğrattı.

Diyorum ya, fazla beklenti bünyeye zarar veriyor. :D

Kitaptaki hikayeler içinde Dilek Evi ve Siperlerin Madonnası’nı bir nebze daha severek okudum. Konuları güzeldi ama dediğim gibi anlatım… Ya da çeviri…

Ama yine de kitabı çok seven olduğunu belirtmekte fayda var.

İyi okumalar :D


“Aklın, yola çıkmadan ya da henüz yolda iken seni uyarmaz, ne ki yolun en ucuna varmışsındır. Ne kadar ileri gittiğimizi ancak geriye dönüp baktığımızda anlayabiliriz.”


18 Eylül 2016 Pazar

59) HARRY POTTER AND THE PHILOSOPHER'S STONE - J.K. ROWLING


Bloomsbury
332 sayfa


Harry Potter’a olan aşkım bilinen bir gerçek lakin bugüne kadar hep çevirisini okudum, filmlerini altyazılı izledim.

Orijinalini okumak da daima hayalimdi.

Hazırlıktayken, finallerin speaking sınavında sunum yapmamız gerekiyordu. Konu serbestti. Ben de Hogwarts’ı seçtim. Bu yüzden Harry Potter and the Philosopher’s Stone’u aldım ama sadece okulun tanıtıldığı kısımları okudum.

Bu yaz, UK’a gidip, Harry Potter’la ilgili çoğu yeri gezince kendime güvenimi kazandım.

Veee wingardium leviosa! :D

Orijinal dilinde okuyabildiğim için çok mutluyum.

Ayrıca dönerken dört Harry Potter kitabı da sırt çantamda benimleydi. Hogwarts’a gidemesem de, Hogwarts’ı eve getirebildim. :D


“Books! And cleverness! There are more important things – friendship and bravery (…)”

“After all, to the well- organised mind, death is but the next great adventure.”

“Fear of a name increases fear of the thing itself.”


“There are all kind of courage. It takes a great deal of bravery to stand up to our enemies, but just as much to stand up to our friends.”


15 Eylül 2016 Perşembe

58) KARIŞIK KASET - UYGAR ŞİRİN


Kırmızı Kedi Yayınevi
292 sayfa


Karışık Kaset önce filmini izleyip sonra okuduğum bir kitap oldu.

Uygar Şirin, yazarımız, 1972 doğumlu. Yayımlanmış üç romanından sonuncusu Karışık Kaset. Ayrıca filme çekilmiş iki senaryosu da mevcutmuş. (Filmleri izlemeyi planlıyorum.)

Karışık Kaset, 90’ların saflığına sahip, Ulaş adında bir çocuğun ağzından anlatılıyor. Ulaş içimizden biri, düşünceleriyle, kullandığı kelimelerle, araya sıkıştırdığı küfürlerle ve zihninde susmak bilmeyen şarkılarıyla… Bir de İrem var tabii ki… Ferhat’ın Şirin’i varsa, Ulaş’ın da İrem’i olmalı…

Kitap üç bölümden oluşuyor: 1990, 2000 ve 2010. Bu yılların ne anlama geldiğini okuyunca göreceksiniz. :D

Karışık Kaset, aşk kitabı gibi görünse de aynı zamanda dönemlere göre şarkıları anlatan bir kitap. “Şarkılarla Hayatımız” temalı bir roman :D

Kitap, geçenlerde okuduğum Elenor&Park’la aynı doğrultuda… Bu nedenle Elenor&Park’daki eksikliği buldum. Samimiyet! Çeviri kitap olmasından kaynaklanan bir şey sanırım ama karakterler donuktu.

Ulaş’sa çok ben gibi… Gündüz düşleri görüp, bir dakika dahi olsa ona inanan biri… Değirmenlere karşı duran bir kitap kahramanı…

Film, her zaman olduğu gibi, kitabın gerisinde kalmış. O yüzden kitabı alıp, okuduğum için mutluyum.

Siz de okuyun, pişman olmazsınız :))


“En büyük aşkım dediğimiz şeyin hikayesi topu topu 10 sahne ve 25 cümleden ibaret.”

“Pazartesi sendromu henüz icat edilmemişti ama Pazar melankolisini iliklerimize kadar hissediyorduk.”

“-Zormuş.
-Anlatılınca bana da öyle göründü şimdi. Yaşarken o kadar zor gelmiyor aslında.”

“Bence bir insan Sezen Aksu konserine tek başına gidiyorsa yalnızdır.”

“Yaşlanmanın korkutucu yanı ölümün yaklaşması değil, gerçekleştiremediğin hayallerin için kurduğun “Canım, nereden bakarsan daha önümde … yıl var” cümlesindeki boşluğa yazdığın sayının giderek küçülmesi.”

“Bir çuval duygu anasını satayım, yüklemişim sırtıma, kendimi bildim bileli taşıyorum. İçinde bağımlılık var. Çaresizlik var. Acı. Hayal kırıklığı. Öfke, en çok. Gel gör ki bunların yanında yersiz bir umut da var. Çocukça. Zaten bütün bunların çocuklukla muhakkak alakası var. Başımıza gelenlerin sorumlusu o bence. Hepimizi oynatan şerefsiz kuklacı!”

“-Yazmayı değil okumayı seviyordu büyük ihtimalle.
-Çünkü anlatmayı sevmiyordu. Anlamaya çalışmayı seviyordu.”

“Yalnızlık genlerime işlemiş. Yalnızlık benim için bir tercih değil.”





13 Eylül 2016 Salı

57) YOKSA HAYAT GENÇKEN DAHA MI ZOR? - İPEK ONGUN


Artemis Yayınları
414 sayfa

Yine bir İpek Ongun kitabı… Bu sefer ben almadım, annem almış. Rafta görünce, kızım sever demiş, bana hediye etti. –Aslında kendisi de sever. :D-

İpek Ongun’un çoğu kitabını okudum. Özellikle Bir Genç Kızın Gizli Defteri’ni severim, bilirsiniz.

Yoksa Hayat Gençken Daha mı Zor, genç bir Türkçe öğretmeniyle –Yağmur-, onun öğrencilerini konu alıyor. Mersin’de bir devlet okuluna tayini çıkan Yağmur öğretmen, elindeki imkanlarla öğrencilerine sanatı tanıtmaya çalışıyor. Bu arada öğrencilerin de ilk aşkları, gençlik sancıları ve ailevi problemleri var.

Bu roman, Bir Genç Kızın Gizli Defteri serisinin tek kitaba toplanmış hali gibi. Seride olan bazı olaylar, bu kitapta da var. Yazarların kendini tekrar etme gibi bir dönemleri olabiliyor ya, sanırım İpek Ongun’da o döneme girmiş.

Belki de kitabı okumak için yanlış yaş grubundayım. 12-15 yaşın daha çok ilgisini çekeceğini düşünüyorum, çünkü kitap olayları anlatırken aynı zamanda ders vermeyi amaçlıyor.

Yani çocuk-gençlere yönelik bir roman.


Kitabın başlığına cevap verecek olursam, evet bence hayat gençken daha zor. :D 

Not: İyi bayramlar :D


10 Eylül 2016 Cumartesi

56) ELENOR & PARK - RAINBOW ROWELL


Pegasus Yayınları
Çeviri: Müge Kocaman Özçelik
355 sayfa


Kitabı sevgili Kitap Eylemi sayesinde okudum. Takasları en çok benim işime yarıyor. :D

Elenor&Park çok okunan bir roman. Belki de bu yüzden, çıktığında önyargılıydım. Ama takas sitesinde görünce, Eylemcan’dan istedim ama kitap gelene kadar ben İngiltere’ye uçmuştum. Döndüğümde hemen başladım.

Öncelikle kitabın cildini çok beğendim. :D Kapak tasarımıyla da dikkatleri üzerine çektiğini düşünüyorum.

Kitap çok basit bir dille yazılmış. Olaylar, duygular… aşırı sadeydi. Ya da benim beklentim yüksekti çünkü okuduğum yorumlarda herkes kitaba bayılmıştı. Kimi ağlamış, kimi Park’a aşık olmuş, kimi çok etkilenmişti…

Ben ne ağladım, ne de çok etkilendim :D Kitap genç-romantik türünün bir üyesi ve Elenor ile Park’ın hikayesini konu alıyor. Sıradan bir otobüsle, sıradan bir okula giden iki sıra dışı gencin hayatı…

Yaşanan duygular güzeldi, tatlıydı ama okurken ‘sanki bir şeyler eksik’ hissinden bir türlü kurtulamadım… (Neyin eksik olduğunu hala çözemedim??)

Eğer kafanızı dinlendirmeye, ara vermeye ihtiyacınız varsa Elenor&Park’a el atabilirsiniz, tabii beklentiyi yüksek tutmadan…


“Kendi hayatınızı kurtaramayacak durumdaysanız onu kurtarmanıza değer miydi?”


8 Eylül 2016 Perşembe

55) HARRY POTTER AND THE CURSED CHILD - JOHN TIFFANY&JACK THORNE


Little Brown
343 sayfa

İki ayın sonunda, Harry Potter kitabıyla, çok özlediğim bloguma merhaba demek istiyorum. :D Birleşik Krallık HP severler için tam bir cennet… Özellikle Cursed Child’ın ben İngiltere’deyken çıkması ve koştur koştur Heffer’s Bookshop’a gitmem unutulmaz anılarımdan biri. :D

Cursed Child aslında bir tiyatro oyunu ama izlemek bana kısmet olmadı. –izleseydim, oyunculardan hoşlanmadığım için beğenmeyebilirdim-

Cursed Child ‘on dokuz yıl sonra gelen sekizinci kitap’ olarak tanıtıldı. İngilizcesi basit, bir çırpıda okunabiliyor.  

Kahramanlarımız, Harry’nin oğlu Albus ile Draco’nun oğlu Scorpius, Hogwarts treninde tanışıyorlar. Biliyorsunuz, trende kurulan dostluklar kalıcı oluyor.

Kitap Üçbüyücü Turnuvası üzerine kurulu diyebilirim. Favori kitabı Ateş Kadehi olanlar için, iyi haber. :D

Cursed Child, bir Rowling kitabı değil evet, ama ben yine de sevdim! Tempo asla düşmedi ve merakla okudum. -Ron'un çıktığı kısımları ayıla bayıla, özlemle, gülümsemeyle... okuduğumu itiraf edeyim-

Harry Potter okumak veya izlemek benim için kadim dostlarımla buluşmak gibi… Çocukluğumdan beri benimle birlikteler ve birlikte olacaklar…