28 Aralık 2021 Salı

ÖZET 2021

 


O kadar uzun zamandır bir şeyler yazmadım ki şimdi bu yazıyı tamamlayabilecek miyim gibi şüphelerle 2021 Özet’ine başlıyorum.

 

Bu yıl diğer yıllara nazaran daha fazla kitap okudum: 102 kitap. Aslında sayıyı arttıranlar okuduğum çizgi romanlar; görece daha hacimli olanlar olsa da 27 sayfa olan bile var. Toplamda 26,209 sayfa ediyor yani günde 72 sayfa okumuşum.

 

Kitap sayım artmış olmasına rağmen genel olarak bu yıl okuduğum kitaplara bakınca tatmin olmadığımı hissediyorum. Okuduklarıma verdiğim puanların ortalaması ise 3.3. Geçen sene okuma listem daha güzelmiş.

 


Bu yıl okuduklarımdan, okumanıza gerek olmadığını düşündüğüm birkaç kitap: Her Günün Derdi Kendine – Antonio Fusco, Gizli Anların Yolcusu – Ayşe Kulin, Fence (çizgi roman/ ilk 4’ü), Veba Geceleri – Orhan Pamuk ve eğer linç yemeyeceksem Çavdar Tarlasında Çocuklar – Salinger.

 

Sevdiklerimden de birkaç tane bırakıyorum: Kitap Hırsızı – Markus Zusak, Kutsal Dedektiflik Bürosu – Douglas Adams (ikinci kitabı çok iyi değil ama yine de ilki için okunmaya değer), Kar – Orhan Pamuk (aslında üç puan verdim ama aklımda kalan kitaplardan biri), Güz Alacakaranlığı Ejderhaları – Margaret Weis (uzun zamandır beni böyle tatmin eden fantastik seri okumamıştım), Usta ve Margarita – Bulgakov, Heartstopper – Alice Oseman.   

 

Oda arkadaşım, ben yokken odanın sahibi

2021 garip, arada kalmış bir yıldı. İlk yarısını online eğitimle evde geçirdim, diğer yarısını ise yüzyüze eğitimle ve uzun zamandır hayalini kurduğum 1+1 evimde… Hayatıma iki Boncuk girdi ve ikisi de bana çok iyi geldi. Hayatımdaki ilk Boncuk, Nisan ayında 37 günlük olarak bana oda arkadaşı oldu. Ailecek kuş bakmaya alışık olduğumuz için birbirimize adapte olmamız zor olmadı. Günlerimi güzelleştirdi. Evde sürekli insan olmasına alışık olduğu için okullar açılınca onu yanıma almadım. Bu aşamada ise evlatlık Boncuk’um devreye girdi; akrabalarımın artık istemediği, kafesinden çıkarmadıkları, zor bir hayatı olan, yaşını başını almış bir kuş kendisi ve şans eseri adı da Boncuk. Ev arkadaşım olduğunda, pek uçamıyor ve her türlü harekete ısırarak tepki veriyordu. Kendisi bana sevginin her şeyi iyileştireceğini tekrar gösterdi. Şimdi odaları istediği gibi uçarak geziyor hatta annesine öpücük bile veriyor. İkisi de iyi ki hayatıma girdiler.

 

Ev arkadaşım, bazen benden bıksa da derinlerde seviyor

2021 kendince zorluklar barındıran bir yıldı -ekonomiye değinmek istemiyorum- ama güzel şeyler de oldu. 2020’nin durağanlığından sonra eski hayatıma benzer -pandemi gölgesi altında da olsa- bir yaşama dönmek psikolojime iyi geldi. Tek yaşamayı her zaman seveceğimi düşünüyordum. Pandemide ailemle yaşamaya çok alışmış olmam geçiş sürecini zorlaştırmış olsa da kendimi tanıdığımı görmüş oldum ve bireyselliğimden gerçekten keyif alıyorum. Geleceğim nasıl şekillenir bilmiyorum ama bugünleri güzel anımsayacağım.

 

Her yıl özet yazılarında, gelecek yıldan sağlık, mutluluk ve huzur istemişim. Bu yıl bunların yanında daha spesifik dileklerde bulunmak istiyorum. Önümüzü daha net görebildiğimiz, hedeflerimize ulaştığımız, kafamızın içinde karışık olan düşüncelerin düzene girdiği bir yıl olsun.

 

Sevgiyle.

29 Mart 2021 Pazartesi

Yaşamdan Kareler: Yaşamı Duvarlarla Çevirmek

 


Mart 2020’den beri neredeyse hiç dışarı çıkmadan hayatımı sürdürüyorum. Yaşamımı eve sıkıştıralı tam bir yıl geçmiş. Bazen bu gerçeğin farkına varmak beni korkutuyor. Pek de kuvvetli olmayan sosyal becerilerimin git gide kötüleştiğini fark ediyorum.

 

Eskiden evde vakit geçirmeyi severdim. Pandeminin ilk zamanlarında da evde kalmaktan hoşlandım ancak bu bir yılın sonunda söyleyebilirim ki hayatın her alanının eve toplanması hiç güzel bir durum değil. Dertlerin tek bir mekanda birleşmesi insanın üzerindeki yükü ağırlaştırıyor. Ev artık dinlenmek için elverişli olma vasfını kaybediyor.



Odam artık benim için okul, kütüphane, çalışma odası, dinlenmeye çalıştığım ve hobilerimi gerçekleştirdiğim bir yer. Hayatımın merkezi. Bütün bu parçalardan bir bütün oluşmuyor. Demek istediğim, derslere burada girdiğim için, çalışmamış olsam bile ders çalışmışım gibi hissediyorum. Kitap okurken eskisi gibi tam odaklanamıyorum sanki, hatta bilgisayarım bile online derslerle eşleşmiş gibi kafamda. Cumartesi günü dahi ek ders yapıyoruz. Üstelik evdeki sıkıntılar, fiziki olarak mekan değiştirmediğim için odamdaki hayatıma daha çok yansıyor.

 

Ufkumun daraldığını düşünüyorum. O da artık dört duvar ile çevrili. Hayal kurmak git gide zorlaşıyor. Bazen eski fotoğraflara bakıyorum ve şaşırıyorum. Keşke daha çok gezseymişim diyorum. Yalnız geçirdiğim zamanların beni ne çok deşarj ettiğini geç anladım.

 

Annem bugünlerde amigurumi oyuncaklar örüyor. Onların bazılarının kafaları dönüyor ve yerlerinden çıkabiliyorlar. Bu özelliğin insanlarda da olmasını çok isterdim. Keşke ben de kafamı çıkarıp, düşüncelerimden uzakta bir süre dinlenebilseydim.



Kısaca neler yaptığımdan da söz edecek olursam, Orhan Pamuk’un yeni kitabı Veba Geceleri’ne başladım. Adaları çok sevdiğim için hayali bir adada geçen roman okuma fikri bana çekici geldi. Henüz çok başlardayım ama özellikle giriş kısmında cümleleri düşük buldum. Aslında düşük doğru bir kelime mi, emin değilim. Bazı kelime kalıplarını garipsedim. Orhan Pamuk’un cümlelerine dair eleştiriler okumuştum ama daha önce okuduğum kitaplarında gözümü rahatsız eden cümle pek yoktu. Neyse, ilerledikçe düzeleceğini düşünüyorum.

 

Okumak dışında bana iyi gelen başka şey izlemek tabii ki. Bu sıralar animelere sardım. İzlemek için geç kaldım belki ama bu dönemde bana iyi geldiler. İzlediklerimden en sevdiğim iki tanesi: Yürüyen Şato ve Yüreğinin Sesi. İzlemediyseniz kaçırmayın derim.

 

Bunlar dışında bazen annemlerle yürüyüşe çıkıyorum. Sitelerin çevresinde dolaşmak pek hoş değil ama zamanımız bolsa tarlalara doğru giden yolda yürümek güzel oluyor.

 

Sanıyorum ki bildireceklerim bu kadar. Umarım hepiniz çok iyisinizdir. Sağlıkla ve mutlulukla kalın.