29 Aralık 2017 Cuma

ÖZET 2017

2017 yılının sonuna geldik. Bakalım Salıncak bu yıl neler yapmış?

Siz de yılbaşı zamanını sevmiyor musunuz?
Bütün Aralık ayımı Christmas müzikleri dinleyerek geçirdim.


Bloguma 124 –bununla birlikte 125- post girmişim. 109 tanesi kitap yorumu, geri kalanlarını dizi, film, tiyatro, yaşamdan kareler başlıkları altında bulabilirsiniz.

109 kitap okudum ve hepsi toplamda 31.185 sayfa. Güne vurduğumuzda sadece 87 sayfacık ediyor. En çok kitabı Mayıs ve Temmuz ayında bitirmişim: 14 kitap. Ancak sayfa sayısında birinciliği Ağustos 3.984 sayfa ile almış. En az ise Aralık, sadece 4 kitap ve 1.260 sayfa kitap okumuşum.

Bu yıl en çok görüntülenen postum, Monte Cristo Kontu olmuş. İkinciliği ise Natalio Grueso’dan Yalnızlık almış.

even


İzlediğim dizilerden favorim Skam oldu. 13 Reasons Why ve Shameless’da sevdiklerimden. –Shameless’da 6. sezona geldim, eski sezonları daha iyi değil miydi sizce de?-

2017 istatistiklerim böyle. Genele bakarsak:

Yazın Balkan ülkelerini gezdik, yazıyı okumak için Kitap Eylemi’nin bloguna bakabilirsiniz. Saraybosna ve Üsküp beğendiğim şehirlerin arasına girdi. Zaten düşününce içinden nehir geçen şehirleri ayrı seviyorum.

Severek okuduğum Birhan Keskin’e kitap imzalattım, yılbaşı isteklerime kendisinden yeni kitap beklediğimi de eklesek fena olmaz.

Vialand, Barış Manço Müzesi gibi merak ettiğim yerlere gittim. Büyükada’da Hatırla Sevgili’nin çekildiği yerleri ziyaret ettim. Bir keşke bırakayım buraya, adalara daha fazla gitmek isterdim.



Eğitim hayatımda değişiklikler oldu. Çift anadal yapmaya başladım –umarım bitirebilirim- ve bu nedenle AÖF Edebiyat’ı dondurdum. İtalyanca kursuna başladım. Kurs dışında çalışma imkanı bulamasam da, sevdiğim bir dil oldu. Io amo l’italino ma non ho tempo per studiare.

Sosyal medya hesaplarımı kapattım –instagram ve twitter. Yaşasın bloglar ve blogger olmak!

Kısaca 2017 yılım böyle geçti.

Sade, klasik ama güzel bir dilekle bitireyim, 2018 herkese mutluluk getirsin. 💙






22 Aralık 2017 Cuma

109) FANTASTİK CANAVARLAR NELERDİR, NEREDE BULUNURLAR? - J.K. ROWLING

özel resimli basım

Resimli Özel Basım
Yapı Kredi Yayınları
Çeviri: Sevin Okyay – Gül Sarıoğlu
135 sayfa


Düşünün ki sabah muggle gibi okula gidip siyaset, hukuk, iktisat falan görüyorsunuz ama akşam eve dönünce sizi muhteşem fantastik bir dünya bekliyor.

‘Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar?’ın Hogwarts’da ders olduğunu göz önüne alınca, hayat gerçekten adil gelmiyor.

Yine de, ufak gelişmeler de yok değil! Middlebury’den Stephen Deets lisans öğrencilerine Harry Potter’ı kullanarak ders anlatıyormuş.* Buradan kendi hocalarıma da, Stephen Deets’i örnek almaları gerektiğini söylemek istiyorum.

resimli özel basım

Hogwarts will always be there to welcome you home


Kitaba dönersek, daha önce Fantastik Canavarlar’ın resimsiz ve küçük edisyonunu okumuştum, ancak her canavarı hayal etmem mümkün olmamıştı. Çizimli halini bu nedenle çok beğendim. Hatta her HP kitabı okuduğumda dediğim gibi “Dünyanın en güzel kitabı!” diye Kitap Eylemi’nin başını birazcık şişirmiş olabilirim.

İlkokuldan beri Harry Potter’ı defalarca okumuş biri olarak, bu serinin yaşı olmadığını düşünüyorum. Harry, Ron ve Hermione benimle büyüyen, yıllardır yanımda olan dostlarım gibiler.

Tam olarak bu yüzden kitap okudukça hayatta asla yalnız kalmayacağız. Her zaman bizimle birlikte olan, başka insanların fark edemediği, bize özel yoldaşlarımız olacak. Kitaplar hayatı çekilebilir kılıyor, sizce de öyle değil mi?


Fantastik Canavarlar hakkında diğer yazılarım:



16 Aralık 2017 Cumartesi

108) HUZUR - AHMET HAMDİ TANPINAR

türk klasikleri

Dergah Yayınları
413 sayfa

Öyle bir kitap düşünün ki satırlarından naiflik aksın. Bu inceliğe, felsefeye, betimlemelere rağmen içindeki tek eksiklik, kitabın başlığı ‘huzur’ olsun.

Uzun zamandır Türk edebiyatından bir şeyler okumuyordum. Neden bu kadar ara vermişim bilmiyorum. Aslında yerli yazarlarımızı okumak benim için büyük keyiftir. Türkçeyi kullanma şekilleri, dili kalıbından çıkarıp eğip bükebilmeleri çok hoşuma gider. Çeviri eserlerde dilin bu yoğunluğunu hissedemiyorum.

Huzur’u tiyatrosuna gitmek için okumaya başlamıştım. Tabii tiyatroya kadar bitiremedim çünkü Huzur, sindirilerek okunması gereken bir kitap. Yazarın daha önce Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı eserini okuduğum için tarzını biliyordum.

Huzur, bir aşk hikayesi anlattığı kadar alttan verilen tedirginlik duygusuyla İstanbul’u, eski Türk müziğini ve hatta Batı müziğini -mesela Debussy-, felsefeyi, savaşı da anlatmakta.

Kitap genelde karakterlerin iç dünyaları üzerinden ilerliyor. Yeni savaştan çıkmış bir ülkenin, Doğu Batı arasında gidip gelen, varlıklarını bulmaya çalışan insanlarını okuyoruz.

İhsan ve Mümtaz kitabın başından beri sevdiğim karakterlerdi. Suat’ı oyunu izlememle birlikte benimsedim ve tepkilerini anladım…

Ayrıca kitapta eksik olan bölüm, yani Suat’ın mektubu Türk Edebiyatı Dergisi’nin Şubat 2017 ve Mart 2017 sayılarında yayımlanmış. Mektuba şuradan ulaşabilirsiniz: Tık



Severek okuduğum roman hakkındaki düşüncelerimden sonra gelelim benim durum raporuma. Kitap okuma hızımın dibe vurması ve böylece blogumda da pek aktif olamamamın nedeni sınavların gelip çatması… 25 Aralık’ta başlayıp, bir ay sürüyorlar. Bu da demek oluyor ki Salıncak’ın çok çalışması gerek. –korku filmi efekti verelim-.

Ders kitaplarının yanında okuduğum kitapları da bırakayım buraya #currentlyreading olarak: Homo Deus – Yuval Noah Harari, Fantastik Canavarlar –resimli versiyonu, harika!-, Amerika – Franz Kafka. Araya başka kitap almazsam, gelecek postlarım bunlar hakkında olacak. 💫

“Fakat bizim memlekette aranan kaybolur. Şark oturup beklemenin yerdir. Biraz sabırla her şey ayağınıza gelir.”

“İnsanın sevdiği bir ev olunca, kendisine mahsus bir hayatı da olur.”

“Biz düşüncelerimizi çok defa omuzlarımızda taşırız. Onun için onları kımıldatmamız bu düşüncenin ağırlığı nispetinde güç olur.”

“Mesele, okuduklarımızın bizi bir yere götürememesinde. Kendimizi okuduğumuz zaman hayatın haşiyesinde dolaştığımızı biliyoruz. Garplı, bizi, ancak dünya vatandaşı olduğumuzu hatırladığımız zaman tatmin ediyor. Hülasa, çoğumuz seyahat eder gibi, benliğimizden kaçar gibi okuyoruz. Mesela burada. Halbuki kendimize mahsus yeni bir hayat şekli yaratmak devrindeyiz.”

“Asıl büyüklük, ölüm şuuruna rağmen gösterdiğimiz cesarette.”

“Debussy’yi Wagner’i sevmek ve Mahur Beste’yi yaşamak, bu bizim talihimizdi.”

“Çünkü tanrılık yanı başınızda bir aktör elbisesi gibi asılıdır, derhal giyinmek öyle kolay ki… Bir kere insan tanrılaşmaya alışmasın.”


“Bir zihinde yaşayanlar daima güzeldirler.”


10 Aralık 2017 Pazar

Tiyatro: Huzur

Aralık ayı oyun seçimimle buradayım! Bu sefer Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eseri olan Huzur'un uyarlamasını izledim.




Öncelikle, oyuna gidecekseniz kitabın en azından ilk 100 sayfasını okumanızı tavsiye ederim. Ben 312’deyim –evet, tiyatroya kadar kitabı bitiremedim. :D Eğer konu hakkında fikriniz olmadan giderseniz, oyunu anlamak zor olabilir.

Huzur, Kenan Işık tarafından oyunlaştırılmış. Bilge ile Üsküdar Stüdyo Sahnesi’nde izledik.


Salon çok küçüktü ama dizaynı oyunun içindeymiş izlenimi veriyordu. Dekor bir antikacı dükkanıydı ve harikaydı. Ayrıca Romeo ve Juliet’deki Juliet yani Damla Ece Dereli, burada da Nuran rolündeydi. Huzur’daki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu seçilmiş.

İhsan, kitaptaki en sevdiğim karakterlerden biri, Kubilay Karslıoğlu tarafından canlandırılmış. Kendisini İhsan rolüne çok yakıştırdım.


Suat karakterini oynayan isim ise bana kalırsa oyunun en’lerindendi. Oyunculuğuna bayıldık Bilge’yle.

Makyaj, kostümler güzeldi ama kitabı okurken cumhuriyet dönemi kıyafetlerini hayal etmiştim. Oyundaki müzikler harikaydı, oyuncuların seslerini de sevdim. Alta kullanılan parçalardan bir tanesini bırakıyorum:



Oyunda hoşlanmadığım noktalardan biri, Macide karakterinin olayları anlatması oldu. Romanı 1 saat 20 dakikalık oyuna dönüştürmek zor olabilir ama aralarda hikaye anlatır gibi detayların verilmesi beni rahatsız etti –ki bu bilgilerde kitabı okumadıysanız yetersiz gelebilir.

İkincisi ise, Mümtaz karakteri. Hayalimdekiyle bu kadar uyuşamazdı herhalde. Ben belli bir ağırlığı olan, karakteri oturmuş yine de Mümtaz’ın naif iç dünyasını yansıtabilecek biri olur diye düşünmüştüm.

Kısaca Huzur, beklediğim gibi değildi. Güzeldi ama kitabıyla kıyaslanamaz bile. –Son 100 sayfam- Okuyup izlerseniz daha fazla keyif alacağınızı düşünüyorum.



Yazar: A. Hamdi Tanpınar
Oyunlaştıran: Kenan Işık
Yönetmen: M. Nurullah Tuncer
Oyuncular: Nimet İyigün Nalbant, Kubilay Karslıoğlu, Hakan Elmasoğlu, Orkun Gülşen, Damla Ece Dereli, Nesli Yılmaz, Ozan Özcan , Burak Çağlar, Derya Yırtıcı, Yusuf Can Sancaklı, Tolga Kortunay , Fatih Altınağaç, Gökhan Türkal, Burcu Bahar Aydın, Göze Şenol, Emir Üstündağ
Sokak Çalgıcıları: Can Feza Gündüz, Hasan Kiriş, Furkan Sarı


6 Aralık 2017 Çarşamba

107) YARALARIM AŞKTANDIR - FURUĞ FERRUHZAD


Totem Yayınları
Çeviri: Haşim Hüsrevşahi
296 sayfa

Yaralarım Aşktandır uzun süreli okumalarımdan biriydi.

Kitap 90. sayfaya kadar, yazarın hayatından ve önceki basımlara yazılmış önsözlerden oluşuyor. Devamında da Furuğ’un şiirleri var.

Şiirlerinin beni çok etkilediğini söyleyemeyeceğim. İçinde sevdiklerim olsa da, sayısı az –mesela İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına- Belki de ben şiir okuma ruh halinde değildim.

“sen hiç düşünme en iyisi
beni ve harlanan acımı
ben acıdan yakınmam
ben yalazdan yanmam”

“seni seviyorum çünkü
çünkü “seni seviyorum” sözü
boşunalıklar dünyasından
ve eskiler ve yinelenmeler dünyasından gelen bir sözdür”

“tüm varlığım benim, karanlık bir ayettir”

“Uçmayı anımsa
kuş ölümlüdür.”

“Mutluluk benim için… güzel bir elbise, iyi bir yaşam ve iyi bir yemek değil. Ben, ruhum memnun olduğu zaman mutluluk duyuyorum ve şiir benim ruhumu memnun ediyor.”


“Hayret, ne kadar şaşılası bir dünyadır, ben kimse ile bir işim yokken işte benim bu zararsızlığım ve kendi kendimle olmalarım başkalarının merakına yol açıyor.”


2 Aralık 2017 Cumartesi

106) SHERLOCK HOLMES GİZEMLİ SUÇLARIN PEŞİNDE - SIR ARTHUR CONAN DOYLE

Sir Arthur Conan Doyle

Yakamoz Kitap
Çeviri: Begüm Öztürk
416 sayfa


Bildiğiniz gibi, Sherlock Holmes’un tüm hikayelerini –Martı Yayınları- okumuştum ancak bu hikayeler Kızıl Soruşturma’yı içermiyordu.

Kızıl Soruşturma ise Sherlock ve Watson’ın tanışmasını konu alan uzun hikaye oluyor -ya da roman diye adlandırabiliriz sanırım-.

D&R’da indirimli kitaplar içinde görünce, almadan edemedim. Kokulu olması dikkatimi çekmişti ama okurken bu durumdan hoşlanmadım, kokusu beni rahatsız etti.

Sherlock’un dizisini çok sevmeme rağmen, hikayeleri benim için tatmin edici olmuyor. Gizemli Suçların Peşinde de düşüncemi değiştiremedi.

sir arthur conan doyle


Kitap beş hikayeden oluşmakta: Kızıl Soruşturma, Benekli Kurdele, Zümrüt Taç, Sherlock Holmes Tehlikede, Mühendisin Başparmağı.

Kızıl Soruşturma dışında kalanları zaten okumuştum.

Kitabın 416 sayfa olduğuna da bakmayın, her bölüm bitişinde 2,5 - 3 sayfalık boşluk var ve puntoları acayip büyük.

Eğer ilk kez Sherlock okuyacaksanız Kızıl Soruşturma/Dosya/Takip’le başlayabilirsiniz ama bana kalırsa dizisini izleyin yeterli. :D

“Hayal gücünü kamçılayanın ne olduğu esrarengizdir; hayal gücünün olmadığı yerde korku da yoktur.”

“Büyük bir zeka için, hiçbir şey küçük değildir.”

“Şiddet, caniye geri döner ve entrikacı her zaman başkası için kazdığı kuyuya düşer.”


“Şahsi sıkıntılar her insanın kaderinde vardır ama bazen hepsi bir arada geliyor. Ve insanın karşısına o kadar korkunç şekillerde çıkıyor ki ruhunun derinliklerinde hissediyorsun bunu.”