28 Haziran 2018 Perşembe

SILBER SERİSİ - KERSTIN GIER


Pegasus Yayınları
Çeviri: Firuzan Gürbüz, Arzu Nar Sezgin


“Yuvan, kitaplarının olduğu yerdir.”

33) Rüyalar Kitabı 1 – Rüya Yolculuğu: 397 sayfa
34) Rüyalar Kitabı 2 – Rüya Kapısı: 395 sayfa
35) Rüyalar Kitabı 3 – Rüya Labirenti: 430 sayfa

Yorumuma yayınevini tebrik ederek başlamak istiyorum. Kitaplara cicili bicili, parıltılı kapaklar yapıyorlar ve ben de bu satış politikasını hep yiyorum. Kendimi şiddetle kınıyorum buradan.

Silber serisi üç uzun kitaptan oluşuyor. Toplamda 1222 sayfa. Böyle bir seride, özellikle de fantastikse çok olay beklersiniz değil mi?

Beklemeyin. O olay asla gelmeyecek.

Peki bir yazar neden ikinci kitabın sonunda kitabın temasını değiştirmeye karar verir? Buna karar verdiyse, üçüncü ve son kitapta neden asıl soruya yanıt yoktu? Kitabın konusunu oluşturan gizem nasıl çözülmez? Ben üç kitabı neden okudum?

Son soruya cevabım akıcı olması ve kafamı hiç yormamasıydı. Akıcılık yazarın dilinden kaynaklanıyor. –Bak Kerstin, ben sorduğum sorulara cevap verebiliyorum, sen neden gizemi yaratıp nedenini söylemiyorsun?

Tamam, sakinleşiyorum.

Yazardan daha önce Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer serisini okumuştum. Silber’dan kesinlikle daha güzeldi.

Kitaplı günler! :)


“Rüyalar düşünceler gibidir, özgür olmalıdırlar ve kimse onları gözetlememelidir.”

“Rüyalara inanan, hayatta uyuyakalır.”

“Rüzgar yön değiştirirse, kimileri duvar inşa eder, kimileri değirmen.”

“Tek başımıza kelimeyiz ama hep birlikte bir şiiriz.”

“Bazı şeyler için hiçbir zaman yeterince büyük olmazsın.”



26 Haziran 2018 Salı

SON MEKTUP - ANDRE GORZ


32
Ayrıntı Yayınları
Çeviri: Alev Özgüner
61 sayfa


Beşiktaş Kırmızı Kedi’de gezerken Son Mektup / Bir Aşk Hikayesi dikkatimi çekti. Yazarı daha önce okumamıştım. Kitabın başında Dorine ile olan fotoğrafları da almamda etkili oldu tabii. Çok mutlu görünüyorlardı.

Andre Gorz, marksizmi varoluşçu bir yaklaşımla benimseyen, Jean Paul Sartre’ın çevresinde oluşan ekibin içinde yer alan, “vazgeçilmez” gördüğü eşine aşık bir yazar.

Son Mektup’ta Dorine ile tanışmalarından başlayarak, seksen iki yaşına kadar olanlardan bahsediyor. Hayatını, düşüncelerini ve eserlerini anlatıyor.

Son Mektup 21 Mart – 6 Haziran 2006’da yazılmış. Andre ve Dorine hayatta olduğu gibi ölümde de ayrılmama arzusuyla, birlikte ölmeyi tercih ederek, 24 Eylül 2007’de hayata veda etmişler.

Etkileyici, değil mi?




“Yakında seksen iki yaşında olacaksın. Boyun altı santim kısaldı, olsa olsa kırk beş kilosun ve hala güzel, çekici, arzu uyandırıcısın. Elli sekiz yıldır birlikte yaşıyoruz ve ben seni her zamankinden çok seviyorum. Sadece benimkine değen bedeninin sıcaklığıyla dolan, kahredici bir boşluk taşıyorum göğsümün tam ortasında yeniden.”

“İstediğimiz kadar alabildiğine farklı olalım, doğuştan gelen bir tür yara gibi temel bir ortak yanımız olduğunu hissediyordum.”

“Yazarın asıl amacı yazdığı şey değildir. Asıl amacı yazmaktır. Yazmak, yani insanın, gerekirse, edebi birikim yapmak üzere dünyadan ve kendinden uzaklaşması.”

“Hiçbir şey olmama isteği her şey olma isteğiyle karışır.”



22 Haziran 2018 Cuma

SON OLİMPOSLU - RICK RIORDAN (Percy Jackson ve Olimposlular #5)


31
Doğan Egmont
Çeviri: Kadir Yiğit Us
387 sayfa


Percy Jackson ve Olimposlular serisinin son kitabıyla hepinize merhaba!

Labirent Savaşı’nin geçiş kitabı olduğunu düşündüğümü belirtmiştim ve bu yüzden Son Olimposlu’dan beklentim yüksekti. Kendisi beklentilerimi karşıladı ve olay olmayan tek satır yoktu diyebilirim. Elimden bırakamadım.

Genel olarak seriyi sevdim. Keşke okumayı bu kadar ertelemeseymişim. Percy’nin yıllar içinde büyümesini okumak, kahraman olmaya çalışması, aile ilişkileri –babanız tanrı olunca işler biraz daha zor olabilir-, arkadaşlıkları, Melez Kampı her şey çok güzeldi.

Percy Jackson ve Olimposlular’ın ayrıca başka bir serisi daha var: Olimpos Kahramanları. Harika haber şu ki bu seri Kero’da var ve ben de böylece ilerleyen zamanlarda okuyabileceğim.

Yunan mitolojisi seviyorsanız, Percy’e de şans vermeyi unutmayın! Kitaplı günler :)



16 Haziran 2018 Cumartesi

YALNIZLIK PAYLAŞILMAZ - ÖZDEMİR ASAF


30
Yapı Kredi Yayınları
118 sayfa



Bir şiir molasına ihtiyacım vardı. Özdemir Asaf’ın şiirlerine aşina olmama rağmen elimde hiç kitabı yoktu. Yalnızlık Paylaşılmaz da adından dolayı kalbimi fethetti.

“Yalnız
Bir ordudur
Kendi çölünde…
Sonsuz savaşlarında
Hep yener
Kendi ordusunu.”

Kitaptaki tüm şiirleri sevdim diyemem ama sevdiklerim hepsine bedel –ki bunlar önceden bildiğim şiirleriydi.

“Yalnız
Sürekli dinleyendir
Söylenmemiş bir sözü.”

Aşk, Uzun Bir Öykü, Onarmak Zordur, Yalnızlık, Sınır Bir Çizgidir İki Okunur, Seni Saklayacağım, Yalnız’ın Durumları en sevdiklerim oldu.

“Yalnızlık
Müziğin bile seni dinlemesidir.
Yalnızlık
İnsanın kendine mektup yazması
Ve dönüp-dönüp onu okuması
Yalnızlığın da ötesidir.”



13 Haziran 2018 Çarşamba

Neler Yaptım?



Finallerimin bittiği müjdesini vermiştim. Bütüm de bitti, böylece resmi olarak yaz tatiline başlıyorum!

Son günlerde yaptıklarımı ayrı ayrı yazmak yerine, bütün bir post yapmaya karar verdim. O zaman bakalım neler yapmışım?

İzlediklerim

Ahlat Ağacı



Arkadaşım Cansu ile İstiklal’e Ahlat Ağacı’nı izlemeye gittik. Çok fazla Nuri Bilge Ceylan izlemediğim için, uzun bir yorum yapamayacağım. Öyle olmasa daha mı iyiydi sahneleri ve oyuncuları çok sevmemem dışında, genel olarak güzeldi.

Hamlet



Bilge, doğum günüm için Hamlet biletleri aldı ve Moda Sahnesi’ne gidip izledik. Hamlet’in kitabını uzun zaman önce okumuştum. Olayları net hatırlamasam da, beklediğim uyarlama bu değildi. Neden Hamlet’i modernleştirdiniz? Eğer kostümler döneme uygun olsaydı, komedi eklenmeseydi daha güzel olurdu çünkü oyuncuları sevdim. Onur Ünsal ve Timur Acar oldukça iyiydi.

Gezdim

İdari Yargı sınavımdan çıkınca Eylemcan, Kero ve ben Beşiktaş’a gittik. Biraz takıldıktan sonra, Kanlıca’ya doğru yola çıktık. Hocalarımdan biri sürekli Kanlıca’ya gidip yoğurt yemeden üniversiteyi bitirmeyin gibi yorumlarda bulunuyordu. Bu nedenle merak ediyordum.




Beşiktaş İskelesi’nden kalkıp Kanlıca’ya uğrayan vapurla yaklaşık bir saat içinde vardık. Çevrede biraz yürüdük ama ilgimizi çeken bir şey olmayınca, “asırlık Kanlıca yoğurdu” yemek için deniz kıyısına oturduk.

Pudra şekerle servis edilen yoğurdu, meyveli yoğurt sevenlerin beğeneceğini düşünüyorum. Ancak uyarayım, bence tek başına yemek için fazla ekşi, abartılacak bir yönü yokmuş.



Kanlıca’dan sonra uzun bir otobüs yolculuğuyla Kadıköy’e vardık. Ali Suavi Sokak’ta Kadıköy Sahaf Günleri vardı, son yarım saatine yetiştik. Eylemcan birkaç tarih kitabı aldı. :)

Böylece günümüzün ve yazımızın sonuna geldik. Siz neler yaptınız?


6 Haziran 2018 Çarşamba

TEK KİŞİLİK PARİS SEYAHATİ - JOJO MOYES


29
Pegasus Yayınları
Çeviri: Dilek Yücel
150 sayfa



Herkese tekrar merhaba! Finallerimin bittiğini bildirmekten mutluluk duyuyorum. 9 Mayıs’ta başlayan sınav ayım sona erdi. Tabii bütünleme kısmını sayarsak hala devam ediyor. Bu detayı bir kenara bırakalım.

Tek Kişilik Paris Seyahati bir süredir dikkatimi çekiyordu. Kitapçıya girince ani bir kararla almaya karar verdim.

Kitabın arkasını okuduğumda, Nell isimli İngiliz kızın sevgilisi tarafından yarı yolda bırakılsa bile tek başına Paris’e gidip harika zaman geçirdiğini düşünmüştüm. Paris’te de bir aşk hikayesi yaşanmalıydı tabii.

Beklediğim tek başına gezmekten keyif alan bir ana karakterdi. Otel odasında durup dertlenen, tek başına yemek yemekten utanan, Paris’in simgelerini bile tek başına gezemeyen mızmız bir kız değildi. Ben anlamıyorum, şehri gezebilmek için illaki bir erkeğin mi elinden tutup götürmesi gerekiyor?

Kitap oldukça klişe. Duygular hiç iyi yansıtılmamış, anlatılan hisler bana ulaşmadı. Ayrıca o kadar çok boş sayfa vardı ki… Bölümler arasında 4 sayfalık bir geçiş bırakılmış.

Tek Kişilik Paris Seyahati için diyeceğim o ki, ağaçlara yazık.