25
344 sayfa |
Ah Yaşar ne çektin be! Tüm kitabı bu nidayla okudum sevgili
blogcanlar.
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, nüfus kâğıdı olmayan Yaşar Yaşamaz’ın
başına gelenleri anlatıyor. Nüfusta yapılan bir hata yüzünden tüm işleri ters
gidiyor. Kitap güzel bir bürokrasi eleştirisi ve kara mizah.
Koronanın getirdiği endişeli psikoloji nedeniyle ben daha çok
kara kısmına odaklandım sanırım, genelde Yaşar’ın başına gelenlere üzüldüm.
Bürokrasinin çok değişmemiş olması da beni şaşırtmadı. (Staj yaparken süreçle
ilgili bir şeyler anlatılıyordu ve bana “bürokrasi işte” dediğim için
çıkışmışlardı. Artık Voldemort’un adını kullanmamaları gibi Kim Olduğunu
Bilirsin Sen demeliyiz herhalde)
Kitap romandan ziyade birbiriyle bağlantılı hikâyeler gibiydi.
Yer yer tekrara düşmeler vardı ama ben zamana yayarak okuduğum için sorun
teşkil etmedi. Güzel bir Aziz Nesin kitabıydı.
“Dünyada
hiçbir deli, ben deliyim diyecek kadar deli değildir.”
“Mahkemelerde
birbirlerine her horozlanan avukat birbiriyle küsüşseydi, selamlaşacak iki
avukat kalmazdı ortada.”
“…
heryerin hiçbir yer, her zamanın da hiçbir zaman demek olduğunu anlayamamışım.
Görüşmek istemediğin adama, “Heryerde seni bekliyorum, herzaman gel!”
diyeceksin.”
“Bir
insan pekçok türlü ölür: Hukuki olarak ölür. Siyasi olarak ölür. Fizik olarak
ölür. Psikolojik olarak ölür. İnsanın tam olarak yaşayabilmesi için, bunların
hepsini birden yaşaması gerekir.”
“İnsan
kendini görmüyor da, başkalarını görüyor.”