33
İthaki Yayınları
Çeviri: Nilay Öztürk
141 sayfa |
Virginia Woolf uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı çünkü “Hangi
yazar sizin ruh eşiniz?” tarzı testlerde bana kendisi çıkmıştı. –Tamam, aylak
zamanlarımda böyle testler çözdüğüm oldu.-
Kendine Ait Bir Oda, yazarın “kadınlar ve kurmaca yazın”
hakkında yapacağı konuşmanın metni aslında. İkisi arasındaki bağlantıyı
irdelerken yüzyıllar öncesinden başlıyor, erkeklerin kadınlar hakkındaki
görüşlerini bildiriyor.
Neden kadınlar Shakespeare gibi yazamamış? Neden erkek şair ve
yazar sayısı kadınlardan fazla? Kurmaca bir karakter üzerinden bu soruları
sorup, cevaplarını aramış Woolf. Bu kitabın adı geçtiğinde ilk akla gelen ve
çağlarca da geçerliliğini koruyacak cümle çıkmış ortaya: “…eğer kurmaca bir metin yazmak istiyorsa, bir kadının parası ve
kendine ait bir odası olmalıydı.” Bu alıntının sadece kurmaca metin için
değil bir kadının tüm hayatı için geçerli olduğunu düşünüyorum.
Sanatçı olmak için insanın öncelikli olarak iki
özgürlüğe ihtiyacı var: Fikir özgürlüğü ve ekonomik özgürlük. Geçmişte de
günümüzde de yazarın biyografisine baktığımızda da bunun değişmediğini fark
etmek mümkün. Kitapta okuduğum erkek yazarların düşüncelerinin somutlaşmış
halini kadına şiddette, yapılan sömürülerde, iş dünyasında yer bulabilmek için
hala daha çok çabalamaları gerektiğinde görüyorum.
Aynı zamanda bu kitap aklıma Huzur’dan bir alıntıyı getirdi: “İnsanın sevdiği bir ev olunca, kendisine
mahsus bir hayatı da olur.”
Kendine Ait Bir Oda, umutsuzluğa düştüğümde dönüp bakacağım bir
kitap olacak gibi duruyor. Virginia’dan güzel bir dilekle postu bitiriyorum.
Sevgiyle ve sağlıcakla kalın. “Öyle ya da
böyle, umarım seyahat etmeye ve aylak aylak dolaşmaya; dünyanın geçmişini ve
geleceğini düşünmeye; kitaplar üzerinde hayaller kurmaya; sokak köşelerinde
dolaşmaya ve düşüncelerinizin akıntının en derinine dalmasına yetecek kadar
paranız olur.”
“Edebiyat, başkalarının düşüncelerini gereğinden
fazla önemseyen erkeklerin enkazlarıyla çevrilidir.”
“İsterseniz kütüphanelerini kilitleyin; ancak ne
zihnimin özgürlüğünü kapatabileceğiniz bir kapı var, ne vurabileceğiniz bir
kilit ne de bir sürgü.”