28 Nisan 2020 Salı

KENDİNE AİT BİR ODA - VIRGINIA WOOLF

33
İthaki Yayınları
Çeviri: Nilay Öztürk
141 sayfa 

Virginia Woolf uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı çünkü “Hangi yazar sizin ruh eşiniz?” tarzı testlerde bana kendisi çıkmıştı. –Tamam, aylak zamanlarımda böyle testler çözdüğüm oldu.-

Kendine Ait Bir Oda, yazarın “kadınlar ve kurmaca yazın” hakkında yapacağı konuşmanın metni aslında. İkisi arasındaki bağlantıyı irdelerken yüzyıllar öncesinden başlıyor, erkeklerin kadınlar hakkındaki görüşlerini bildiriyor.

Neden kadınlar Shakespeare gibi yazamamış? Neden erkek şair ve yazar sayısı kadınlardan fazla? Kurmaca bir karakter üzerinden bu soruları sorup, cevaplarını aramış Woolf. Bu kitabın adı geçtiğinde ilk akla gelen ve çağlarca da geçerliliğini koruyacak cümle çıkmış ortaya: “…eğer kurmaca bir metin yazmak istiyorsa, bir kadının parası ve kendine ait bir odası olmalıydı.” Bu alıntının sadece kurmaca metin için değil bir kadının tüm hayatı için geçerli olduğunu düşünüyorum.

Sanatçı olmak için insanın öncelikli olarak iki özgürlüğe ihtiyacı var: Fikir özgürlüğü ve ekonomik özgürlük. Geçmişte de günümüzde de yazarın biyografisine baktığımızda da bunun değişmediğini fark etmek mümkün. Kitapta okuduğum erkek yazarların düşüncelerinin somutlaşmış halini kadına şiddette, yapılan sömürülerde, iş dünyasında yer bulabilmek için hala daha çok çabalamaları gerektiğinde görüyorum.

Aynı zamanda bu kitap aklıma Huzur’dan bir alıntıyı getirdi: “İnsanın sevdiği bir ev olunca, kendisine mahsus bir hayatı da olur.”

Kendine Ait Bir Oda, umutsuzluğa düştüğümde dönüp bakacağım bir kitap olacak gibi duruyor. Virginia’dan güzel bir dilekle postu bitiriyorum. Sevgiyle ve sağlıcakla kalın. “Öyle ya da böyle, umarım seyahat etmeye ve aylak aylak dolaşmaya; dünyanın geçmişini ve geleceğini düşünmeye; kitaplar üzerinde hayaller kurmaya; sokak köşelerinde dolaşmaya ve düşüncelerinizin akıntının en derinine dalmasına yetecek kadar paranız olur.”

“Edebiyat, başkalarının düşüncelerini gereğinden fazla önemseyen erkeklerin enkazlarıyla çevrilidir.”

“İsterseniz kütüphanelerini kilitleyin; ancak ne zihnimin özgürlüğünü kapatabileceğiniz bir kapı var, ne vurabileceğiniz bir kilit ne de bir sürgü.”



24 Nisan 2020 Cuma

OTOMATİK PORTAKAL - ANTHONY BURGESS

32
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Çeviri: Dost Körpe
168 sayfa

“Tanrı ne ister? Tanrı iyilik mi ister yoksa iyi olma seçeneğini mi? Kötülüğü seçen bir insan, kendine iyilik dayatılmış bir insandan bazı açılardan daha üstün olabilir mi?”

Otomatik Portakal birkaç yıl önce merakla aldığım ancak içeriğindeki şiddettin fazlalığına dair yorumlar nedeniyle ertelediğim bir kitaptı. Kitaplığın önünde ne okuyacağıma karar verememiş, aklımdaki kitapları da okumak içimden gelmezken elim Otomatik Portakal’a gitti. Kitapların da zamanı var sevgili blog ahalisi ve Otomatik Portakal’ınki gelmişti.

Öncelikle belirtmeliyim ki korktuğum kadar şiddet yoktu kitapta. Daha doğrusu ölçüsüz şiddet mevcuttu ancak günlük dilde okuduğumuz ve ayrıntılı olmadığı için rahatsız edici değildi. Benim için huzur kaçıran yönü bu şiddet dolu eylemlerin sıradanlaşmış olmasıydı.

Otomatik Portakal, argo bir dille yazılmış. Çeviriyi çok beğendim, dilimize bu kadar uygun çevrilebilirdi.  

İnsan olmayı sağlayan unsur özgür irade mi diye sorgulamalarda bulunduysanız, bu kitabı okumak isteyebilirsiniz. Ben Mütevazi Anlatıcınız, yorumuma burada son veriyorum. Sağlıkla kalın, ölçüsüz şiddetten kaçının.  

“Bu dünyaya sırf Tanrı’yla bağlantı kurmaya getirilmediniz. Böyle şeyler insanın tüm gücünü ve iyiliğini tüketebilir.”



21 Nisan 2020 Salı

30 Gün Şarkı Meydan Okuması Part 3


Meydan okumanın son bölümüne geldik. Umarım şarkıları severek dinlemişsindir. Öneri Makinesi’ne tekrar teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kalın. 🍀

21. Gecenin 3'ünde dinlediğin bir şarkı


22. Adı uzun olan bir şarkı


23. Sahilde dinlenecek bir şarkı


24. Bütün gün aklına takılan bir şarkı


25. Farklı bir dilde şarkı 


26. Uyumana yardımcı olan bir şarkı


27. Şu an nasıl hissettiğini tarif eden bir şarkı
Uyarlama gerçekten çok güzel olmuş, güldüm. :D


28. Eskiden nefret ettiğin ama artık sevdiğin bir şarkı
İlk çıktığında hoşlanmamıştım ama artık seviyorum.


29. Romantik bir buluşmada çalınacak bir şarkı


30. Bizle paylaşmak istediğin bir şarkı


Part 1
Part 2

18 Nisan 2020 Cumartesi

KAN VE GÜL - ALPER CANIGÜZ

31
April Yayıncılık
212 sayfa

Kan ve Gül. Beyazıt ve karantina. Cansu’yla kütüphane çıkışı kitabın fotoğrafını çekmemiz ve karantina da okumamız. Tamam, tabii ki de her şeyi “ve” ile bağlamayacağım –bir ara niyetlenmedim değil- :D Şarkısı söylenip kitabı yazılmamış olsa da güzel bir gündü. Salt Galata’ya gidip yer bulamayınca okula geçmiştik. Akşamüzeri kampüs daha bir güzel oluyor sanki, çılgın kalabalık da azalıyor.

Kitaba başladığımda Alper Canıgüz’ün dilini özlediğimi fark ettim. Yazım tarzı hoşuma gidiyor. Benim için kitabın grafiği şöyleydi: Yükselen bir doğruyla ilerliyor, bir süre zirvelerde seyrediyor ama sonunda dibe doğru yön değiştiriyor. Aslında konu ilginç ama son çok aceleye gelmiş ve kurgu da dağılmıştı.

Eğer kitapta katil kim olayına girilmese, 90’larda geçen bir buçuk ayı okusak kitabı daha memnuniyetle kapatabilirdim diye düşünüyorum. Zaten bu günlerde aslında yıllarda polisiye beni çok heyecanlandırmıyor, merakla sürüklemiyor.

Kan ve Gül’ü havada kalan yerlerine rağmen sevdim, yazarın üslubu hoşuma gidiyor. Bir de ek bilgi, bölüm başlıkları Nirvana’nın şarkılarından oluşuyor.

“Eh, neticede olgunluk dediğin, hayatı daha fazla acıyla kabullenme yetisi değil midir?”

“Sevmek ne kadar çok çaba gerektirmekteydi ve buna karşılık nefret için neredeyse hiçbir şeye ihtiyaç yoktu.”

“Belki de, hayatın kontrolsüz bir düşüş olduğunu kabul edip ona mutlu bir son aramak yerine, iyi bir hikaye olmasına gayret etmeliydim.”

“Doğru düzgün bireyselleşmeyi başaramamış insanlardan doğru düzün bir toplum yaratmasını bekleyemezsin.”

“…netice itibarıyla herkesin haksız olma hakkı vardır, sıkıntı, hukuksuz olmaya başlayınca ortaya çıkıyor.”


16 Nisan 2020 Perşembe

BOB'UN ARMAĞANI - JAMES BOWEN

30
Yabancı Yayınları
Çeviri: Seda Çıngay
151 sayfa

James’i ve Bob’u seviyorum. Birlikte başardıkları şeyler hayranlık uyandırıcı. Okurken insana umut veriyor, içini ısıtıyor. Sevginin insanın hayatını değiştirebileceğini gösteriyor. Ancak…

Bu James’den okuduğum üçüncü kitap ve hatırlarsanız Bob’un Dünyası yani ikinci kitapta da aynı şeyden şikayet etmiştim: Kitaplar birbirinin tekrarı gibi. Aynı kitabı 3 kez okumuş gibi hissediyorum. Giriş kısmında her zaman Bob’dan önceki hayatını, Bob’la tanışmasını anlatıyor ve bu sayfalarca sürüyor.

Bob’un Armağanı aslında güzel bir Christmas kitabı olabilirdi, Bob’la bugünkü hayatını anlatsa ya da diğer kitapları okumamış olsam.

Kitabın mutluluk aşıladığı bir gerçek ama ben maalesef sevemedim. Serideki favori kitabım Sokak Kedisi Bob, diğer ikisini gölgede bırakıyor.

Serideki kitaplar:

“Bob her gün bana gidecek bir yön, bir amaç, dostluk ve nasıl diyeyim, gülümseme sebebi veriyordu.”

“Hiçbir insan bir kedinin “sahibi” değildi.”


12 Nisan 2020 Pazar

ÇILGIN KALABALIKTAN UZAK - THOMAS HARDY

29
Can Yayınları
Çeviri: Nihal Yeğinobalı
491 sayfa


Çılgın Kalabalıktan Uzak okumayı çok istediğim ama bir süredir kitaplığımda bekleyen kitaplardan birisiydi. Cansu’yla ortak okuma listemize almıştık. Korona vakalarının görülmesi ve bizim evde durmaya başlamamızın üzerine kitaplıkta gözüme çarptı. Adı biraz da bizim karantina durumumuzu yansıtıyor gibiydi, konusunun alakalı olmadığını biliyorum ama yine de bugünlerde okumak istedim.

Babaannemin anlattığına göre küçükken hep çiftliğim olsun istermişim çünkü evde hayvan bakmama izin vermiyorlardı. Ben de çat pat bu isteğimi hatırlıyorum. İçinde at, kedi, köpek, keçi vs. olacaktı. Bunun kitapla bağlantısı şu ki olaylar çiftlikte geçiyor. Çılgın Kalabalıktan Uzak’ta pastoral betimlemeler harika, insan kendini Weatherbury köyünde gibi hissediyor. Altı çizilecek çok yerinde tespitler de var.

Kitap genel olarak bir kadın ve üç erkek karakter etrafında dönüyor. Karakterlerden sadece Gabriel Oak’ı sevdim. Canım Gabriel, sen çok daha iyisini hak ediyordun! Kadın karakterimiz Batsheba genelde beni delirtti. Gabriel altın bu kitapta, altın!

Çeviri Nihal Yeğinobalı’ya ait, çevirilerine pek severim. Kendisini yakın zamanda kaybettik. :(

Çılgın Kalabalıktan Uzak, olay örgüsünden çok yazarın kalemi sayesinde sevdiğim bir eser oldu.

Sağlıkla ve kitapla kalın!

“Bir şeye yüz yüze, açıkça baktığımızda bile, gözlerimizin alıp getirdiği izlenimleri içimizdeki istek ve gereksinimlere göre renklendirip biçimlendiririz.”

“Duygulu kişiler her durumda nesnel olmaktansa, “Acaba kusur bende mi?” diye kuşkuya düşmekte birebirdirler.”

“Aşk, duyguyu kabartırsa da dinç kafayla düşünme yeteneğini eksiltir.”

“Aşk, katı, gündelik gerçek yığınlarının arasındaki çatlaklarda yeşerir.”



10 Nisan 2020 Cuma

30 Gün Şarkı Meydan Okuması Part 2



Meydan okumaya katılmak için Öneri Makinesi’nin bloguna uğrayabilirsiniz.

11. Aşk hakkında bir şarkı


12. Dinlemeye utandığın bir şarkı


13. Playlistinde karışık modda çalan ilk şarkı
Normalde karışık modda hiç dinlemem, yeni bir tecrübeydi :D

14. Birinin bilmene vesile olduğu bir şarkı
İtalyanca kursunda hocamızın en sevdiği şarkılardan biriydi, sonra baktım ki ben de seviyorum.


15. Film soundtrackinden bir şarkı


16. Adını sevdiğin bir şarkı




17. 17 yaşında olmak hakkında bir şarkı


18. Sana birini hatırlatan bir şarkı


19. Öfkeli olmak hakkında bir şarkı
Ergenlik dönemlerimden bir şarkı gelsin :D



20. Adı akronim olan bir şarkı 


Part 1

8 Nisan 2020 Çarşamba

HAFIZ İLE SEMENDER - HAYDAR ERGÜLEN

28
Kırmızı Kedi Yayınları
273 sayfa

2015 TÜYAP kitap fuarından Haydar Ergülen’in Bütün Şiirleri 1-2’sini alıp, Nar’ı (Bütün Şiirler 1) hemen okumuştum.

Haydar Ergülen lisedeki edebiyatçımın sevdiği ve övdüğü şairlerden biriydi. Bu yüzden benim de beklentim büyüktü ve seveceğimi düşünüp iki kitabı da almıştım. Nar’da beğendiğim şiirler olmasına rağmen umduğumu bulamamıştım. Hafız ile Semender’i bu yüzden erteleyip durdum.

Geçenlerde canım şiir okumak istedi ve evdeki tek okunmamış şiir kitabı Hafız ile Semender’di. Kitabın bir kısmı Lina Salamandre’ın şiirleri ve Ruth Huntley için yazdığı mektuplardan oluşuyor. Kitabın içinde Birhan Keskin’in mektubu da var. Kim Bağışlayacak Beni kitabında yer alan Ruth şiiri de bu iki aşıktan esinlenilmiş –harika bir şiirdir “Ruth, mutsuz meleğim”-.

Kitapta en çok Ruth’a yazılmış mektupları sevdim. Sanıyorum ki Haydar Ergülen’in şiirleriyle pek uyuşamıyoruz. Belki zamanı değildi bilmiyorum ama altını çizdiğim dizeler bile bir elin parmaklarını geçmez. –Tamam, abarttım.-

“Bilmiyorum. Bildiğimse, kimsenin kimseyi anlamamak için anlaşmış olduğu bir dünyada yaşadığımız… Hayatın ne olup olmadığı beni artık fazlaca ilgilendirmiyor, hayat ne olursa olsun ben kaybolmayı istiyorum.”

“Çiçek adlarını aklında tutma
unutursun kırılırlar”

“Ev biziz
en çok üşürken birbirimize”


6 Nisan 2020 Pazartesi

EJDERİN ATEŞİ - G.A. AIKEN

27
Ephesus Yayınları
Çeviri: Alp Levi
462 sayfa

Dragon Kin serisinin beşinci kitabıyla buradayım: Ejderin Ateşi. Dördüncü kitabını 2017’de okumuşum. Yani Ejder Ateşi 3 yıldır kitaplığımda bekliyordu.

Geç okumamın şöyle bir getirisi oldu bana: Ejderha ailelerini, yaşadıkları coğrafyaları ve kim kimin akrabası unutmuşum. Bu yüzden kitabın başında biraz kafam karıştı, hatırlamaya çalıştım, en sonunda internetten baktım. Tazelenen bilgilerimle kitabı bitirdim ve gördüm ki kitabın sonunda karakter tanıtımı varmış! Eğer okursanız sizin de aklınızda olsun.

Kitap eskiden birbirine düşman iki aileye mensup Yıldırım ejderhası Vigholf ile Cadwaladr Rhona’nın aşkını anlatıyor. Artık müttefikler ve beraber savaşıyorlar. Ana karakterlerimiz dışında serinin diğer kitaplarından tanıdığım aile üyeleri sık sık çıktı karşıma. Favorim Kanlı Annwyl (ilk kitap).

Ejder Ateşi serinin elimdeki son kitabı, devamını almayı düşünmüyorum hatta çevrildi mi bilmiyorum. Seriden genel olarak bahsedecek olursam, ejderhalar ve insanların ilişkileri ile savaş üzerine kurulu fantastik yetişkin türde kitaplardan oluşuyor. Her kitap bir çifte odaklanıyor. Çerez, kafa dağıtıcılar.

Sağlıkla ve kitapla kalın. 🌸

“Korkarım tanrılar oyunlarını oynuyorlar… ve biz bu oyunun orta yerinde kapana kısıldık.”  



4 Nisan 2020 Cumartesi

TUHAF KÜTÜPHANE - HARUKİ MURAKAMİ

26
72 sayfa


İlk defa Murakami okuyorum. Tuhaf Kütüphane’yi defalarca incelemiş ama fiyatını pahalı bulup almamıştım. İncecik bir kitap için kaliteli bir basımı olsa bile o fiyat çok –en azından benim için-.

Tablette bakınırken e-book’unu bulunca okumaya karar verdim. Tuhaf Kütüphane, kahramanın yeni ayakkabılarının gıcırdamasıyla başlıyor ve bu başlangıcıyla beni tavladı. Ayakkabılarım bazen gıcırdayınca sinir oluyorum.

Devamına bakarsak, sevdiğim cümleler oldu ama hikâye benim için pek anlamlı değildi. Sıradan bir kütüphaneden daha fantastik bir dünyaya geçişin yansıtılmasını kısmını beğendim.

Sonunda kafamda soru işaretleriyle kaldım. Bazen açık uçlu bırakılan konuları severim ama Tuhaf Kütüphane’de hoşlanmadım.

“Ona buna mazeret bulup insanların iyi niyetlerini hiçe sayanlar, insanlığın yüz karasıdır.”

“Diğer bir deyişle, senin şansın yaver gitmedi. Dünyada bazen olur böyle şeyler.”

“Dünya bir şekilde dönmeye devam eder. (…) Herkes kendini düşünür ve yaşamaya devam eder.”

1 Nisan 2020 Çarşamba

30 Gün Şarkı Meydan Okuması Part 1


Merhaba blog sakinleri! Öneri Makinesi’si 30 Gün Şarkı Meydan Okuması’na beni de davet etmiş. Siz de katılmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Zor günler geçiriyoruz, moralimizi yüksek tutmak için elimizden geleni yapalım. Evde kalmanın değerini bilelim.

1. Bu ay keşfettiğin bir şarkı
Arkadaşım Paola ve grubunun yeni çıkan şarkısı.



2. Seni tarif eden bir şarkı
Güler Özince’yi mektup arkadaşım sayesinde keşfetmiştim. Ona çok teşekkür ediyorum. :))



3. İsminde yemek adı geçen bir şarkı


4. Tüm sözlerini bildiğin bir şarkı



5. İyi bir zevkin olduğunu kanıtlayan bir şarkı



6. Adı küçük harflerden oluşan bir şarkı



7. Adı büyük harflerden oluşan bir şarkı


8. Hak ettiği değeri görmemiş bir şarkı


9. Adı 3 kelimeden oluşan bir şarkı



10. Dinlediğin son şarkı (dürüstlük arkadaşlar :))
Mutfağımızda radyo var ve bugünlerde sadece mutfaktayken şarkı dinliyorum. En son çalan parça: