Gerçeklikten, kendi gerçekliğimden uzaklaşmayı seviyorum.
Varoluş sancıları çekmediğim dünyalarda düşüncelerimi sakinleştirebiliyorum.
Fantastik dünyalar, zihnimdeki savaşa bir dur noktası gibi. Nefes al.
Evreninden uzaklaş.
Narnia Günlükleri’nin filmini izlemiştim –birkaç kere de izlemiş
olabilirim-. Kitaplarını da okumak aklımdaydı. Arkadaşım müzikali olduğunu
söyleyince biletlerimizi aldık ve ben kitaplara başladım (Prens Caspian’ı
okuyorum şu an).
Konusuna kısaca değinirsem, savaş sırasında –adı belirtilmese de
2. Dünya Savaşı- Londra’ya yapılan bombardımanlar yüzünden, ailesi 4 ana
kahramanımızı kırsalda yaşan bir profesörün evine gönderir. Lucy, Edmund, Peter
ve Susan evi keşfederken buldukları dolapla Narnia evrenine geçiş yaparlar.
Müzikal, türü aile olarak görünse de beklediğimden daha
çocuksuydu. İlk yarısında sıkıldığım yerler oldu. Uyarlamak için kitabı biraz
değiştirmişler.
Edmund ve Susan rolündeki oyuncuları biraz isteksiz buldum, robotlaşmış hareketlerle oyunu sürdürdüler. Lucy ve Mr. Tumnus rolündeki
oyuncuları beğendim.
Dekoru başarılı buldum,Narnia gibi bir evreni aktarmak
kolay olmasa gerek. Kostümler güzeldi. Göz doyuran bir sahne vardı. Şimdi beni
en mutlu eden olayı söylüyorum size: oyunda yapay kar yağdırdılar! Favori anlarım
kar yağışının olduğu kısımlar tabii ki.
Ah unutmadan, filmi izlemişseniz de dikkatinizi çekmiştir;
Edmund Cadı’dan yiyecek olarak Türk lokumu istiyor ve Aslan’ın adı Lion değil,
orijinalinde de Aslan. Türk kültüründen esinlenmeler mevcut. (Bu konuya kitap
serisinin yorumunda daha uzun değinmeyi planlıyorum)
Sonuç olarak, içimdeki çocuğa hitap eden bir müzikaldi. Kim bir dolabın içinden başka bir dünyaya geçmek istemez ki?
Yazan : CLİVE STAPLES LEWİS
Çeviren : ÇAĞMAN PALA
Oyunlaştıran : IRİTA KUTCHMY
Yöneten : SABRİ ÖZMENER
Fotoğraflar http://www.devtiyatro.gov.tr/programlar-sehirler-istanbul-detay-bolum_oyunekibi-narnia-gunlukleri22.html
adresinden alıntıdır.