 |
69
Can Yayınları
Çeviri: Şadan Karadeniz
442 sayfa
|
Kolera Günlerinde Aşk’ı lise yıllarında almıştım. Aradan çok
zaman geçti, merak etmeme rağmen elim gitmedi. Sonra Cansu’yla ortak okuma
listemize koyduk ve beraber okuduk.
Çok üzülerek belirtiyorum ki Marquez beklediğim gibi çıkmadı.
Tek kitapla yargılamak istemiyorum ama Kolera Günlerinde Aşk’ı pek sevmedim.
Daha fazla sosyal konulara değinen, daha zorlayıcı ve daha fazla edebi zevk
alacağım bir kitap bekliyordum sanırdım. Okuduğum yorumlar, gördüğüm hayranlık
bende böyle bir beklenti uyandırmıştı.
Kitabın konusu aslında baktığımızda biraz klasik: gençlik
çağlarında aşık olan Fermina Daza ve Florentino Ariza’nın ayrılması, Florentino
Daza’nın elli bir yıl, dokuz ay, dört gün boyunca Fermina Daza’yı beklemesi.
Tabii kendisine ne derece sadık diyebiliriz bu tartışılır. Kitapta sadece
Doktor’a biraz ısındım ama genel olarak karakterlerin hiçbirini sevemedim. Daha
dürüst olmam gerekirse tiksinçtiler. Kitaptaki hastalıklı aşk, tecavüz, tek
gecelik ilişkiler, pedofili beni gerçekten rahatsız etti. Bu listeyi daha da
uzatabilirim ama spoiler vermek istemiyorum.
Çeviriden de hoşlanmadığımı belirtmem gerek. Günlük
kullandığımız okurken sırıtmayacak kelimelerin yerine kösnüllük, erdenlik,
uslamlama gibi sözcükler kullanılmış. Olmamış. Okurken gözüm hep o kelimelere
takıldı.
Şimdi gelelim beğendiğim yanlarına: Marquez’in detaylı anlatımı
ve yan olaylara yer vermesi güzeldi. Altı çizilesi cümleler, güzel çıkarımlar
vardı. Belki daha farklı bir konuyu kaleminden okusam keyif alabilirdim,
bilmiyorum. Aşkı koleraya benzetmesi güzeldi, aslında o duyguyu aşk diye
adlandırabileceğimden emin de değilim. Doktor’un şehirde yaptığı çalışmalar
kısmı daha detaylı olsaydı keşke ya da kolera günlerini görebilseydik kitapta…
Neyse. Benim için olumlu yanları bu kadar.
Belki ileride Marquez’i tekrar denerim ama sanırım önce Kolera
Günlerinde Aşk’ı biraz unutmam gerekecek.
Kitaplı günler :)
“İnsanın
sevdikleri tüm eşyalarıyla birlikte ölmeli.”
“Bu
senin dünyan, diyordu kendi kendine, Tanrı’nın sana bağışladığı hüzünlü, boğucu
dünya; bu dünyaya adamalıydı kendini.”
“Toplumsal
yaşamın sorunu, korkuyu yenmek, evlilik yaşamının sorunu ise can sıkıntısını
yenmeyi öğrenmektir.”
“Vaktinde
gelmek, çağrılmaktan iyidir.”
“Felaketlerde
aşk daha yüce, daha soylu olur.”