Bu sıralar blogumla çok ilgilenemedim, bunu fark ettiniz mi
bilmiyorum ama umarım fark etmişsinizdir. :D Öncelikle Bilge bize kalmaya
geldi, çok sevindim. Ardından da Erasmus’tan arkadaşım Mely’le İstanbul’da bir
gün geçirdik. Kısa neler yaptım özetinden sonra, yazımın konusuna geçelim:
Dupnisa Mağarası.
Sevgili Bilge’nin bize kalmaya geldiği haftanın Pazar günü
erkenden kalkıp yola koyulduk. Bilin bakalım kim direksiyonda? Sürücü ben
olduğum için normalde varacağımız zamandan daha uzun sürede mağaraya ulaştık. Önceki gidişlerimde hep kenarda oturduğum için çok farkında olmamışım ama
yollar gerçekten bozuk. Virajlı olması dışında iki arabanın güçlükle geçtiği,
çukurlarla dolu bir yoldan bahsediyoruz.
Mağaranın çevresi önceki gittiğim seferlere göre epeyce
değişmiş. Ormanın içinde otopark yapmışlar ama yolları düzeltmemişler,
tebrikler ormanı mahvettiniz. Benim ilk gidişim çocukken, daha mağara açılmadan
önce olmuştu. El fenerleriyle gezmiştik. Çocukluk arkadaşımla ellerimizi
kaldırarak verdiğimiz pozlar hala albümde duruyor. (Bilge’yle bu duruşu kankilik
pozu olarak isimlendirdik ve beraber de verdik :D)
Mağaranın civarında beni şaşırtan detaylardan diğeri bir
sürü küçük satıcının olmasıydı. Magnet, anahtarlık, meyve, hardaliye
(Kırklareli’nin ünlü içeceği) vs. satıyorlardı.
Mağaraya giriş bileti 10 tl, öğrenci içinse 5 tl. Önceden dere
kenarından yürüyerek girilirken mağaraya, şimdi tahta patikayla gidiliyor.
Girişte doğal oluşmuş taş kemeri gözden kaçırmayın. Dupnisa Mağarası birbirine
bağlı üç mağaradan oluşuyor: Sulu Mağara, Kuru Mağara, Kız Mağarası. İçerideki
sıcaklık 10-12 derece arası değişmekte. Mağaranın içinde yarasalar var ve
önünüzden geçebiliyorlar, mağaraya dair en sevdiğim detaylardan biri bu.
Yarasaların yoğunluğu yüzünden 15 Kasım – 15 Mayıs tarihleri arasında Sulu
Mağara ziyarete kapanıyor.
Fotoğraf 2014'ten kalma, bu gidişimizde yarasaları sadece uçarken gördük |
Mağarayı gezdikten sonra, satıcıları dolaşarak derenin içine konulmuş masalarda oturarak gözleme yedik. Biraz da salıncaklarda sallandık. En son Certaldo’da sallanmıştım böyle çılgınca… Bu rahatlatan eğlenceyi neden çocuklara kaptırdık? Salıncakları paylaşmalıyız.
Otoparka(!) geri dönüp, İğneada’ya doğru yola çıktık. Önce Mert
Gölü’ne uğradık. Mert Gölü’nde kano gibi aktiviteler var (biraz amatör sanırım)
ancak biz civardaki sahilde gezmeyi tercih ettik. Ardından merkeze dönüp,
lunaparkta biraz zaman geçirdik. Akşamüstü de dönüş yoluna geçtik.
Evet, böylece bir yazının daha sonuna geldik. Sevgiyle ve
kitapla kalın.
Hardaliye mi ?hiç duymamıştım.Mağara ilginç gözüküyor.Ellerinizde fenerlerle çekildiğiniz o fotoğrafı çok merak ettim.Şöyle gözümün önünde canlandı bir şeyler.😊yarasalar ise gerçekten ilginç hayvanlar.Onlara ayrı bir merakım var.Ben yazmadığını fark ettim hemen 😁kısada olsa yaz bence bak okumaktan zevk alanlar var😄
YanıtlaSilŞeyma Nil,
SilHardaliye üzümün şarap olmadan önceki hali, vişne yaprağı ve hardal tohumuyla karıştırılıyor :)) O fotoğraflar efsane :D
Teşekkür ederim, çok mutlu ettin :))
Ürpertici geldi bana hele yarasa filan ...ama deniz kıyısı çok ferahlattı baktıkça içim açıldı...iyi yapmışsınız.
YanıtlaSilBücürük ve Ben,
SilMağaraları çok seviyorum ben, yarasalar da ilginç geliyor :))
Uzun zamandır merak ettiğim bir mekan. Aslında yakın da oturuyoruz ama bir türlü fırsat olmadı. kısmet...
YanıtlaSilEmine Öztürk,
SilFırsatını bulunca kaçırmayın, mağara çok güzel :))
Gezi yazılarını okumayi çok seviyorum, paylaşımınız için teşekkür ederim :)
YanıtlaSilBen de bir gün bu mağaraya gitmek isterim ^^
Küçük Hanım,
SilBen teşekkür ederim, umarım gidersiniz ve seversiniz :))
Tokat'ta da Ballıca mağarası var, eşsiz mağaralardan bir tanesi. Dupnisa da Ballica'yi andırıyor biraz.
YanıtlaSilMustafa Türköz,
SilUmarım bir gün Ballıca Mağarası'nı da gezerim :))
Yokluğunu fark ettik evet :D güzel gezmişsiniz, çok güzel bir paylaşım
YanıtlaSilEdischar,
SilTeşekkür ederiim :))
O civarlara gittiğim zaman aklımda olacak:)
YanıtlaSilOtopark konusundaki ayrıntı gözümden kaçmadı. Bunları da belirtmek lâzım. Teşekkürler...
Klio'nun Şarkısı,
SilRica ederim :)) Maalesef çevreye çok duyarsızız işte..
Tabiki yokluğunu fark ettik yani en azından ben ettim o güzel yazıların, güzel önerilerin yoktu.. Fotoğraflar da şahane görünüyor gerçekten. *-*
YanıtlaSilGonca'nın Dünyasından,
SilBeğenmene çok sevindiim :))
Mağaradaki fotoğraf kareleri harika. Bir gün ben de gideyim aklımda olsun burası da. Sizin için harika bir gün olmuş. Sahil kenarı da huzur veriyor insana. ^-^
YanıtlaSilBirpembesever,
SilGidersen umarım seversin :)) Gerçekten güzel bir gündü :))
Bundan sonra daha fazla salıncakta sallanmayı ihmal etmeyin o zaman :)
YanıtlaSilYaşamdan Yazılır,
SilHaklısınız :))
Ne güzel fotoğraflar, ortamı çok sevdim hafif bir karartı var en sevdiğim. Gidip görmek isteyeceğim bir yer.. :)
YanıtlaSilAybüge,
SilO zaman sen de seveceksiin :))
hiç duymadıydım görülürmüş :) iğneada da görmedim :) saool iyi gezi olmuş kankaylaa :)
YanıtlaSilDeep,
SilBize yakın olunca arada sırada gidiyoruz :D
Mağaralardan hep çekinmişimdir, Mert Gölü çok iyiymiş.:)
YanıtlaSilEğitim Pınarı,
SilBen de mağaraları severim :))
iLGİNÇ BİR DURUM GENELDE MAĞARALARDAN KORKULUR. SİZ GİZEMİ SEVİYORSUNUZ ANLAŞILAN.
SilEğitim Pınarı,
SilBen de böyle biriyim işte :))
İlkay,
YanıtlaSilSanırım ben mağarada olmayı deniz kenarında olmaktan daha çok seviyorum :D
Bloglar yazın durgunlaşıyor. Eylülle beraber eski tempomuza döneriz diye umuyorum :-)
YanıtlaSilŞule Uzundere,
SilEylül umarım hepimize iyi gelir :))
İlkay,
YanıtlaSilYani denizi seviyorum ama daha ziyade uzaktan izlemeyi :))
Mağaraya ve mert gölünde kanoya her sene niyetleniyoruz ama olmuyor.
YanıtlaSilO lunapark 😱 dönme dolap ne kadar kötüydü öyle, atlı kadınca bağlarını kopartıp denize gidecek sandım 😀
Acemi Blogger,
SilMert Gölü'nü çok sevmedim ama kanoyla ilerleyince daha güzeldir muhtemelen. O lunaparkı seviyorum ben, aslında genel olarak lunaparkları severim. Dönme dolaptan korkan arkadaşım bile denize doğru binince keyif aldı :))