|
Metis Yayınları
Çeviri: Çiğdem Erkal İpek
Şiir çevirileri: Bülent Somay
1015 sayfa
|
Roverandom ile başladığım Tolkien eserlerine, Silmarillion’la
devam ettim, Hobbit’i okudum ve şimdi Yüzüklerin Efendisi…
Benimki tek cilt olsa da, Yüzüklerin Efendisi üç kitaptan
oluşuyor:
1)
Yüzük Kardeşliği (86.)
2)
İki Kule (87.)
3)
Kralın Dönüşü (88.)
Öncelikle Orta Dünya külliyatına Silmarillion’la başlamam, benim
için seriyi daha anlaşılır hale getirdi. Geçmişe yapılan atıfları, yüzüğün
tarihini biliyordum. Bunun dezavantajı ise Silmarillion’da üçlemenin sonu
yazıyordu.
Serideki favori kitabım olayların başladığını Yüzük Kardeşliği
oldu. Orta Dünya’daki en sevdiğim mekanlar Shire, Ayrıkvadi, Lothlorien bu
kitapta geçiyor. Sevdiğim dostluklar kuruluyor, Aragorn olaya dahil oluyor,
zarif ırkla tanışıyoruz… Başlangıç kitabı için harikaydı ve seride en hızlı
okuduğum kitaptı.
Üçlemeyi okurken, sık sık haritaya dönüp baktım hatta o kadar ki
dünya haritasını bile bu kadar incelememişimdir.
Tolkien muazzam bir evren yaratmış.
Seri fantastik türünün klasiklerinden ve içinde bolca betimleme
var. Dikkatle okumak gerekiyor. Dilinin ağır olduğunu düşünmüyorum. Yine de
young adult roman gibi bir çırpıda okunmuyor.
Seriye dönüp baktığımda, en sevdiğim Aragorn oldu, fantastik bir
kitapta onca ırk arasında ‘insan’ı sevmem de enteresan geldi.
Okumamı yavaşlatan önemli bir etken çeviriydi. Yayıncının
notunda Elflerin Shakespeare dönemi İngilizcesi konuştuğu ve bunun Lisan-ı
Osmani olarak çevrildiği belirtilmiş. Rohirrimler’in lehçesi ise Orta Asya
Türkçesi olarak karşılanmış. Bu başta bana çok mantıklı geldi ta ki karakterler
“ÂLÂ!” gibi bir tepki verene kadar… Bir an durdum ve yanlışlıkla Muhteşem
Yüzyıl’a mı düştüm diye düşündüm. Kitap boyunca da böyle tepkilerle
karşılaşınca olaylara ciddiyetle bakamadım.
Üç kitabı da aynı kişi çevirmesine rağmen, çevirinin tutarlı
olduğunu düşünmüyorum. Mesela Rivendell ilk kitapta Ayrıkvadi olarak çevrilmişken,
üçüncü kitapta Yarma Vadi olarak çevrilmiş. Haritada ise Ayrıkvadi olarak
Dumanlı Dağlar’da konumlanmış.
Kitabın basımına değinirsem yeşil şömiz içinde, kırmızı cilt
vardı ki bu bana Bilbo’nun kırmızı kitabını çağrıştırdı. Cildi adi bir kartonla
kaplamışlar ve hemen yıpranmaya başlıyor. Ne kadar dikkatle okusam da kenarları
soyuldu. Puntoları da küçük tutmuşlar. Bu yüzden seriyi tek cilt yerine, ayrı
ayrı almanızı tavsiye ederim.
Yüzüklerin Efendisi’ni uzun zamandır okuyordum ve bittiği için
içim biraz buruk… ama Orta Dünya’ya veda etmiyorum çünkü elimde okunacak Hurin’in
Çocukları ile Bitmemiş Öyküler var.
“Yaşayanların birçoğu ölümü hak ediyor. Ve ölenlerin bir kısmı
da yaşamayı hak ediyor. Yaşamı onlara verebilir misin? O halde öyle hak, hukuk adına ölüm buyurmakta
çok acele etme.”
“Sonu iyi oldu mu, her şey iyi demektir.”
“Altın olan her şey parlamaz, her gezgin yitirmemiştir yolunu.”
“Maceraların bir sonu yok mudur hiç? Sanırım yok. Her zaman bir
başkasının öyküyü sürdürmesi gerekiyor.”
“Fakat mutlu sonlu öyküler en iyiler sayılmazlar her zaman,
gerçi içinde bulunulacak en iyi öyküler sayılabilirler aslında!”
“İnsanların başladıkları bütün işler böyledir: Ya baharda don
olur, ya da yazın samyeli eser ve onlar da sözlerinde duramaz.”
“Ümit doğar genelde, her şey ümitsizleştiğinde.”
“Dünya, savaşlar olmadan da yeterince acılara ve talihsizliklere
sahip.”
“Birileri vazgeçmeli, kaybetmeli ki diğerleri kazanabilsin.”