Yaklaşık bir ayımı geçirdiğim Burgas/Бургас, Bulgaristan’ın
yüzölçümü olarak ikinci büyük şehri/ymiş. Karadeniz’de kıyısının olması,
ilimizi ön plana çıkaran nedenlerden birisi.
морска градина - Deniz Bahçesi
Puşkin'in heykeli
Neler yaptım? Bulgarca kursuna gittim. Ne kadar öğrendim orası
tartışılır çünkü çok fazla antin kuntin dil bilgisi kuralı vardı.
Kalan zamanlarda gezdim. Taktım sırt çantamı, kaybolmamaya özen
göstererek keşifler yaptım. Yorulunca bulduğum banka çöktüm. Burgas park,
bahçe, bank işlerine ciddi önem vermiş. Adım başı oturacak yer bulabiliyorsun.
Kaybolmamaya özen göstererek dedim çünkü kursumun ilk günü
kurstan dönerken kayboldum. Hocam beni kurs yerine ara sokaklardan götürmüştü,
dönerken yalnızdım. Gördüğüm ilk sokağa girip “Aaa bu geldiğimize benziyor
hızlıca dönerim” diye düşündüm. Siz siz olun düşünmeyin, hele ki yön duygunuz
yoksa. Tüm arka sokaklar nasıl birbirine benzeyebilir? Benziyormuş.
Anayolu bulana kadar yolda gördüğüm her Bulgar’a yer sordum. Bir ara
onlarda birbirlerini durdurup sormaya başladı. Ortak fikre ulaştıktan sonra, içlerinden İngilizce bilen sayesinde yolu tarif ettiler. O doğrultuda yürürken
bir Türk teyzeyle karşılaştım. Telefon konuşmamı duymuş, ona İngilizce sorunca
“Türkçe konuş.”dedi. Yaşadığım sevinç anlatılamaz sanırım. Teyzeye sarılıp beni
kurtar demeyi planlıyordum içimden. Sonuç olarak çıkış yolunu bulmuştum.
Şehir içinde Burgas’ın mimarisi ve çevre düzenlemesi takdire
şayan. Ama aynı mimariyi apartmanlarda, bloklarda göremiyoruz.
Diğer dikkat edilesi nokta sokakların temizliği. Yerlerde çöp
yok diyemem ama minimum düzeyde var. Geri dönüşüm alışkanlığı da yerleşmiş
sanırsam çünkü her yerde geri dönüşüm kutuları mevcut.
Yöresel yemekleri pek az ya da benim gittiğim yerlerde yoktu.
Bol bol ayran içip, yoğurt yiyorlar. Dönerciler de bir hayli kalabalık. Bazı
Türk kafeleri ve restoranları da şehir merkezinde bulunmakta.
Bana ilginç gelen şey, marketlerde hazır yemek bulunması ve
birçok insan tarafından tercih edilmesiydi. Bir de Bulgaristan bozası. Denediğime
pişman oldum diyebilirim. Tadı şekerli ekmek gibiydi hatta direk şekerli
ekmekti.
savaş anıtları
Bolca kahve tüketilen Burgas’da, genel olarak her şey ucuzdu. Bu
da bol bol dondurma yememe neden oldu. Ciddi anlamda lezzetli ve özleyeceğim
şeylerden birisi.
Dönüş günü geldiğinde, valizim hazır içimde memleket özlemi
yolların kısaldığını hayal ediyordum.
Ermeni kilisesi
Burgas'ı senin gözünden görmek te ayrı güzeldi kuzu ya :D
YanıtlaSilGörüşünce daha ayrıntılı kritiğini yaparız. :D
SilYaşadığım yerde çok bulgar göçmeni insan vardı. Güzel anlatmışsın benimde yön duygum yok ama kaybolmaktan korkmuyorum. Tabi başka ülkede ne yapardım bilmem:)
YanıtlaSilNeden gitmiştin Bulgaristana:)
Bizde de göçmenlik var. :) Başka ülkelerde, o dili bilmeyince biraz sıkıntı olabiliyor. Herkes İngilizce bilmiyor haliyle, el kol işaretleri falan :)
SilTatili değerlendirmek için diyebilirim sanırım :D
Anladım anlattığın için teşekkür:)
Silaaa ne güzel komşiiii, neden gittin ki ya sölesene, kurs için mi, nerden aklına geldi sölesenee :)
YanıtlaSilSanırım gönderilme amacım "Avrupa'da yalnız kalabilecek misin?" temalı bi şeyler oldu. :D Böylece hem tatili değerlendirmeli, biraz dil öğrenmeli, gezmeli bir ay çıktı ortaya
SilÇok güzel yermiş. Bende de yön bulma yeteneği hiç yoktur :( kendime navigasyon almayı düşündürecek kadar hemde :D
YanıtlaSilAy nen! Telefondaki navigasyona teşekkür ediyorum burdan :D
Sil