Severek okuduğum Kalem Fil’i beni mimlemiş. İlk mimim olması
sevinciyle zıplayarak cevaplıyorum.
Bu soruyu erken uyandığım günler ve geç uyandığım günler diye
ikiye ayırabiliriz.
Erken uyandığım günler, ki genelde hafta içi, mutsuz olarak
kalkarım. Saat 6’dır ve uykumu alamamışımdır. Her sabah “Bu akşam daha erken
yatacağım.” diye düşünürüm.
Kendimi yataktan kazıyıp, el-yüz yıkama, diş fırçalama seansıma
başlarım. Ardından kahvaltı. Yemek yerken uyuyabilme becerisine sahibim. Tekrar
dişleri fırçalama.
Sonra giyinip, çantamı hazırlarım. Yatağımı toplarım ki bence
yatak toplama işlemi gereksiz bir işlem. Yine de geç kalmadığım sürece
toplamaya özen gösteririm.
Evden çıktığımda, uyuyarak adeta zombi gibi tramvaya doğru
yürürüm. Tramvaydaki her kişi, benim için kırmızı hedeftir. Okulun da
tramvaydan pek bir farkı yok tabii.
Geç uyandığım günlere gelecek olursak, aslında bu günlere,
uykumu aldığım günler diyebiliriz. Mutluluk abidesi olarak kalkmam ama bir
derece daha moralli olurum. Yatakta kitap okurum, uzun uzun kahvaltımı ederim.
Mutluluk abidesi olarak uyandığım günlerde ise, genelde gece kar
yağmış olur ve ben kalktığımda her yeri bembeyaz bulurum. Rektörümüz de güzel
uyanmış ve belki de okulum tatil olmuştur kim bilir?
Yağsın hadi!!
ve isteyen herkes...