10
Doğan Kitap
154 sayfa
|
Huzursuzluk, Livaneli’den okuduğum ikinci kitap. İlki Leyla’nın Evi’ydi, beğenmiştim.
Ocak 2017’de çıkan bu kitap, ülkenin güncel sorunu olan Suriyeli
göçmenleri konu alıyor. Işid’in yaptıkları, Ezidi’lerin yaşadıkları acıları, dinler
arasındaki uyuşmazlıkları anlatıyor.
Okurken huzursuz hissetme durumu oluyor ama zaten huzurun
olmadığı bir coğrafyada, dünyada yaşıyoruz. Yine de böyle hikayeler yazılmalı,
anlatılmalı…
Kitap Mardin’de geçiyor, merak ettiğim şehirlerden biri. Eski Mardin’le
bugünkü arasındaki değişikliklere de değinilmiş ve oluşan uçurum üzücüydü.
Huzursuzluk ben de yarım kalmış hissi uyandırdı, üstelik her
şeyden bahsetmeye çalışılmış ama gereken derinlik verilememiş gibiydi.
Kitabın sevmediğim yönlerinden biri de şehirde yaşayıp, modern
giyinen kadınların Batı özentisi şeklinde tanımlanıp eleştirilmesiydi. Diğer keşkem
ise son bölümdü, olmasaydı kitap daha güzel olurdu benim için.
Huzursuzluk beklentimin altında kalsa da, savaşın sadece acı
getirdiğini hatırlamak için bile okunabilir. Bir günde bitebilecek, ince bir roman.
“Asil
insanların en neşeli zamanlarında bile bir hüzün vardır, daha düşük ruhlar ise
en sefil zamanında bile neşelidir.”
“Bütün
Orta Doğu’nun adeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında
kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.”
“Katil
olduktan sonra ha haç takmışsın boynuna, ha hilal, ne farkı var birbirinden.”