54
İletişim Yayınları
167 sayfa
|
Not: Eylül ayında ve ben hala Ankara'dayken yazılmıştır!!
Ben Ankara’yı neden seviyordum biliyor musunuz? Cevabı bu
kitapla keşfettim. Okuduğum kitaplarda Ankara hep güzeldi ama okuduğum şehirle
gerçek hali uyuşmadı maalesef.
Böylece Ankara’da yaşamayı sevemedim ama küçük bir ayrıntı,
Ankara kitaplarda hala güzel.
Ankara, Mon Amour’u Damla sayesinde keşfettim ve Dost’da görünce
hemen aldım. Reading slump döneminde olmama rağmen –bu yaz hiç bitmedi bu dönem
biliyorum- kitabı oldukça keyifle okudum.
1969 ve 1980 olarak iki zaman diliminde geçen olaylar, Suna ve
Emel’in küçüklüklerinden başlayıp, üniversite yıllarına doğru devam ediyor.
Sıcacık bir anlatıma sahip Ankara, Mon Amour sonu bu kadar aceleye gelmeseydi
daha güzel olabilirdi. İlk bölümün hatırına devamı da seviliyor.
“Her gün uyandığımda yaşadığımı, sadece yaşadığımı, varlığımdan
başka hiçbir şeyi hissetmediğim o ne mutlu ne mutsuz anın hemen arkasından
başlardı hayat.”
“Karşılıklı bir aşkın, aşklarını ilk kez dile getirildiği anın
hemen arkasından gelen o boşluk duygusu sarmıştı içimi. Büyü bozulmuştu.
Yorgundum.”
“Düşününce beklentileri ortaya çıkar insanın, beklentilerden de
hayal kırıklıkları.”
“Yirmi yaşındaydık ama önümüzde kucaklanması gereken bir hayat
olduğunun farkında bile değildik. Gelecekten çok yaşadıklarımız önemliydi.
Yaşadığımız her an bir anı olsun istiyorduk. Biz oradaydık, vardık, önemliydik.”
Ben Ankara'ya ilk gittiğimde ,deniz olmadığını düşündükçe nefes alamıyordum :)
YanıtlaSilHandan,
SilDenizin olmaması büyük bir eksi bence de :D
Boğazı, denizi, körfezi, koyu, sahili olan her yeri sevmek öyle kolay ki...
YanıtlaSilKolaycılık da hem.
Ankara'yı sevmek! Tüm bunların olmamasına rağmen.
Sanırım başka bir göz ve yaklaşım gerektiriyor.
Ankaralıların gayet iyi başardığı bir şeyi gerektiriyor.
Hem malum, ne İstanbul ne İzmir ne de başka sahil kentimizin adı bile denize uygun değil. Denize sahili olmayan Denizli ilimiz kadar mesela.
Ama denize en uygun ad Ankara'da.
Ankara'nın adının nereden geldiği üzerine bir rivayet var. Ankara adının -ÇAPAdan, ANCHOR- geldiğini söylerler...
Bazı yerlerde kocaman midye fosilleri vardır Ankara'da. İki avuç kadar en az büyüklükte..
Hani öğrenmiştik ya ilkokulda şimdi kara olan yerler vaktinde deniz, vaktinde deniz olan yerler de şimdi kara diye. İşte biz, belli ki vaktinde deniz olan yerde kurumuş denizin çapası üzerinde yaşarken Ankara'nın anlamını denize, sahile gerek kalmada n yaşayabiliyoruz. Ankaralı olmak için deniz gibi bir koşulumuz yok. Samimiyiz. Ama koşul olsa idi mesela deniz gibi o samimiyet düşündürürdü sanırım :)))))
Hiç anlamadığım bir şey de biz denize yazın gideriz ancak deniz kenarındakiler özellikle İstanbul ve İzmit'tekiler hafta sonlarını hep Ankara'da geçirir.
Güya Ankara'yı da sevmezler :)))
Yok yok, Ankara'yı herkes sever.
Güzel Ankara :)
Acemi Demirci,
SilBen de Ankara'yı severdim, staj yapmadan önce 2-3 kere gelmiştim ama yaşamak ayrı bir şeymiş ya da Ankara değişti bilmiyorum. Sadece İstanbul'a döndüğümde nefes alabildiğimi hissetmiştim.
Yaaa diğer kitaplarını da Erasmus sonrası edinip okumalısın :D
YanıtlaSilDamla,
SilEdineceğiiim :D
Ankara'da benimde her şeye rağmen sevdiğim bir şehir. Olmasını istediğim en büyük özelliği de denizi olmaması. Ona rağmen seviyorum, bir kitap eşliğinde sevmek ise merak uyandıran bir unsur. Okumak isterim.
YanıtlaSil:) <3
SilMukaddes'çe Konuşan Satırlar,
SilGerçeğini seviyorsan, o zaman kitapta Ankara'yı daha çok seveceksin demektir :))
Sonradan Ankaralı olmuş biri olarak önceleri sevmesem alışamasam da şimdi ayrılmak zor gelir. Yani zamanla sevilir alışılır bir şehir Ankara bence.
YanıtlaSil:) <3
SilKadriye,
SilSadece Ankara'ya değil sanırım, her şehre zorunda kalındığında alışılır :))
Ben Ankara'yı severim. Deniz olmadan yaşayamamcılardan olmadım hiçbir zaman. Şehirdeki düzen beni cezbediyor. Havası çok soğuk olmasa tam benim yaşayacağım şehir derdim.
YanıtlaSilŞule Uzundere,
SilBana çok düzenli gelmedi, biraz da muhafazakar bulmuştum :/
Aynı hayal kırıklığını Ankara'ya gidince ben de yaşamıştım. :')
YanıtlaSilTuğçe Yüksel,
SilYaşasıın, sonunda beni anlayan biri :))
Alıntılar çok güzel görünüyor merak ettim... :)
YanıtlaSilShe is the man,
SilBen severek okudum :))
reading slumpımız hiç bitmiyor :D
YanıtlaSilKitap Eylemi,
SilAslaaa :D Studyslump da huydur bizde :D
Denizsiz olmuyor ya bende denizsiz Denizli'de yaşıyorum :)
YanıtlaSilFatofotofan Tv,
Silİsminden dolayı biraz ironik bir şehrimiz :))
Bu yıl Ankara'ya gideceğim umarım ziyaret için, ilk gidişim olacak benim. Yaşadığım şehir için aynını hissederim ben de, bir kitapta, resimde; bir başkasının gözünde bulabildiğim oluyor dünyayı, kaçırdığım ayrıntıları görüyorum, daha farklı bakıyorum. Kitap dikkatimi çekti, fotoğrafların iç ısıtıcı Salıncak. :)
YanıtlaSilRiver,
SilÖncelikle hoş geldiin :))
Umarım benim aksime Ankara'yı seversin. Aslında gezmek için güzel ama yaşadığımda beni basmıştı :D
Teşekkür ederiim :))
okuyup sevdiğim bir kitap. bir de şeyi okusana. yenişehirde bir öğle vakti, sevgi soysal :) ankara için yaniii :)
YanıtlaSilDeeptone,
SilSevgi Soysal'ı sevmiştim, okurum tabii Deep :))
bilmiyordum bu kitabı, ismi güzel, merak ettim, keyifli okumalar:)
YanıtlaSilEren,
SilSevdim ben :))
Ben Ankara'yı sevemedim, o da beni sevmemiştir. Karşılıklıdır duygularımız belki de. Belki çok zaman geçirmediğimden, belki hep iş seyahati olmasından. En çok da ben deniz olmayan şehirde yaşamayı bilmiyorum ondandır. Soğunu görmüş olmamdan, şanssız insanlarla karşılaşıp soğunun insanına da yansıdığını düşünmemden olabilir. Ya da bürokrasinin ağırlığının şehre çökmesi. Ben sevmemişim şehir için de önemli olmasam gerek. Ben İzmir'e kara sevdalı, İstanbul'a aşığım, yetmez mi.
YanıtlaSilBeyaz Yakalı,
SilFarklı açılardan baksak da aynı şeyler hissediyoruz Ankara'ya karşı. İstanbul'a döndüğümde nefes alabiliyorum sonunda gibi hissetmiştim :))