Remzi Kitabevi
286 sayfa
|
Leyla’nın Evi ilk okuduğum Livaneli kitabı. Oyunu olduğunu
gördüğümde, tiyatroya gitmeden bitirmeliyim dedim. Böylece rafta tozlanmaktan
kurtuldu. :D
Leyla’nın Evi, Bosnalı yalısında ve Beyoğlu’nda geçiyor. Bu
nedenle oldukça güzel boğaz betimlemelerine sahip… Bazen yalıda yaşıyormuş gibi
hissettim. –Nerde o günler? :D-
Leyla yani ana karakterimiz, yaşlanınca olmak istediğim kişi. Bilgi
birikimi, kibarlığı, inceliği takdire
şayan… Onu klonlayıp, her yere yaymak isterdim. :D
Kitap karakterlerin geçmişleri üzerinden ilerliyor. Karakterler
iyi kurgulandığı için, onları tanımak geçmişlerini öğrenmek zevkli. Bir
süre sonra kendinizi Leyla’yı, Yusuf’u Rukiye’yi tanıyormuş gibi
hissediyorsunuz.
Kitap güncel sorunlara da değiniyor. Gerçi kitabın ilk basımı
2006 ama değindiği problemler artarak devam ediyor. Mesela bir karakter şeyhe
gitmeye başlıyor ve cemaatine katılıyor. Kitaptan alıntıyla o zihniyete/sizliğe
göz atalım: “Evvel ezel İslam ümmetinin yaşadığı Osmanlı mülküne yetmiş beş yıl
önce bir deccal gelmiş ve halifeyi kovarak ülkeye dinsizliği yerleştirmişti.”
Bu konu hakkında yazılıp, söylenecek çok şey var. Okuyunca bile
tepemin atması gibi, her gün okula giderken ve okulda gördüğüm manzaralar gibi…
‘Ah’ denilecek çok fazla olay… Ama konumuz Leyla’nın Evi.
Kitapta en önemli noktalardan biri de karakterlerin zıtlığı. Tüm
kahramanlarımız birbirinden farklı hatta bazı noktalarda taban tabana zıt
kişiliklere sahipler. Orta yolu bulabilecekler mi? J
Akıcı, iyi kurgulu ama çok da hareketli olmayan bir kitap
istiyorsanız, Leyla’nın Evi’ni es geçmeyin. J
“İnsanlar yaşlanıyordu, bunun ayrıcalığı yoktu ama yaşlanan
insanların bir kısmı olgunlaşmış olarak, bir kısmı ise olgunlaşmadan ölüyordu. Bunun
püf noktası ise bir insanın “Nasıl görünüyorum?” sorusundan, “Nasıl görüyorum?”
aşamasına geçmesiydi.”
“Çünkü o zamanlar Kemal ismi, bir ölüm kalım savaşının ve
varolmanın simgesiydi.”
Tiyatroya gelelim. :D
Öncelikle kadro müthişti. Celile Toyon hayalimdeki Leyla’yla
birebir örtüşüyordu. Özellikle eldivenine bayıldım. Yusuf için düşündüğüm tip
kesinlikle Halim Ercan değildi. Hatta kendisini biraz itici bulurum. Ama oyunda
karakterin hakkını vermişti. Fatih Dönmez’de
bence bir Ömerlik mevcut. :D Ahmet Uz ise Ali Yekta Bey’e can verdi. Ayça
Varlıer, Rukiye/Roxy karakteriyle izleyiciye kendini en çok sevdiren oldu. Son
olarak Dicle Alkan Necla’ydı ve kırmızı elbisesine bayıldım. :D
Konuda ufak değişiklikler yapılmış, bazı olaylar atlanmış olsa
da beni memnun etti. Yine de eğer izleyecekseniz, kitabı okuyup izlemekte fayda
var. :D
Asıl değinmek istediğim konu ise tiyatroda nasıl davranacağımızı
bilmememiz. Bir oyuncuyu en çok anlayan, anlaması gereken yine bir oyuncu değil
midir? İzleyicinin telefona bakması, fısıldaşması hatta abartarak böğürmesi bir
tiyatro sanatçısı için rahatsız edici ve dikkat dağıtıcıdır.
Salonun arka sırasını Tiyatro Kulübü ele geçirmişti. Telefona
bakılmasından falan yakınıyorlardı. Şimdi soru geliyor, telefona en çok bakan,
sessize almayan, oyunun ortasında mesaj seslerini duyduğumuz kesimin Tiyatro
Kulübü olmasına ne diyeceksiniz? Gülünecek yerde anırarak gülen (eşeklerden
özür diliyorum), alkışlanacak yerde dövüyormuş gibi alkışlayan bir kulüp.
İronik değil mi?
Kısaca biz tiyatro
olsun, sinema olsun izlemeyi bilmiyoruz. Saygılı olamıyoruz. Dinleyemiyoruz,
illaki kendi yorumumuzu yapacağız. Yazık.
Konstantiyye oteli ve Kardeşimin hikayesini okudum bende ve ikisini de beğendim. bunu da okuyabilirim diye düşünüyorum :)
YanıtlaSilKitap Güneşim,
SilOnları okumadım ama bunu seversin bence :)) Ben de onları severim :D
Kağıt Salıncak :) Zülfi Livaneli'nin ilk okudğum kitabı Leyla'nın evidir hatta Ayça Varlıer'i çok sevmeme rağmen bir türlü gidemedim tiyatrosuna :( Şuanda da Livaneli'nin başka bir kitabını okuyorum ne güzel tesadüf oldu bu böyle <3 <3
YanıtlaSilGözde'nin Blog Günlüğü,
SilHarika bir tesadüf gerçekten :* Umarım gidebilirsin, kesin seversin :))
Zülfü'nün üç kitabını okumuştum. Bir ara müptelasıydım kitaplarının, şahsını kendime çok yakın hissettiğim için askerlik arkadaşımdan bahseder gibi bahsediyorum :D Leyla'nın Evi'yle bir geri dönüş yapayım :)
YanıtlaSilNazlıhan,
SilMüptelası olunacak gibi :D Ben de diğer kitaplarını okumak istiyorum :)) Leyla'nın Evi'ni umarım seversin :))
Ne güzel anlatmışsın merak ettim şimdi kitabı alacağım kitapların içine bunu da ekliyeyim :)
YanıtlaSilSessizkaldım,
SilOkuyunca yorumunu bekliyorum, seveceksin bence :))
Çok severek okumuştum ama ben oyuna gidemedim bir türlü.
YanıtlaSilLady Witch,
SilFırsatın olursa gitmelisin :))
İki kitabını (Serenad, Kardeşimin Hikayesi) okumuş ve tarzını beğenmiştim. Bunu da okuyabilirim.
YanıtlaSilEmine Bektaşi,
SilBen de onları okumalıyım :D
İki kitabını (Serenad, Kardeşimin Hikayesi) okumuş ve tarzını beğenmiştim. Bunu da okuyabilirim.
YanıtlaSilBen de Leyla gibi olmak istiyorum :) Nasıl görüyorum aşamasına geçmesi.. bu nasıl güzel bir cümledir. Ne kadar olgun değil mi. Teşekkürler bu paylaşım için.
YanıtlaSilDemirkadın Demir,
SilGerçekten öyle :)) Ben teşekkür ederim, umarım Leyla gibi oluruz :))
Merhaba ;
YanıtlaSilİnanır mısın bu kadar tesadüf olamaz ... Elimde ben yeni kitabı değil de Leyla'nın Evi'ni hatırlatayım yazı yazayım diye bekliyordu ... Bir ara tiyatroya gitsem de öyle yazsam dedim ...
Veeee şahane olmuş emeğine sağlık. Katılıyorum sana ; hiç bir şeyi tam olarak beceremiyoruz.
Teşekkür ediyorum paylaşımın için ..
Güzel ve keyifli bir hafta diliyorum
Didemika,
SilNe güzel bir tesadüf olmuş :)) Senden de Leyla'nın Evi yorumu bekliyorum :))
Ben teşekkür ederim :D
Livaneli'nin hiç kitabını okumadım ama Veda filmini severek izledim, bu kitabı da merak ettim. Tiyatroda o şekilde görgüsüzce davrananlara ne diyeceğim bilemiyorum yuh yani!!!! :( Çok teşekkürler tanıtım için. :)
YanıtlaSilBücürük ve Ben,
SilVeda'yı ben de sevmiştim :)) Tiyatro, sinema gibi sanatlarda çok dikkatsiz davranıyoruz :((
Zülfü livanelinin serenad adlı kitabını okumuştum bayilmistim. Bu kitabını hiç duymamıştım bak.
YanıtlaSilSevdican,
SilBu kitabı da çok güzel :))
ben hiç livaneli okumadım daha yaa. hem kitabını okuyup hem tiyatroyu izlemek çok keyifli olmuştur :) o telefonunu sessize almayanlar beni de gıcık ediyo :/
YanıtlaSilBi Poşet Kitap,
SilDenemelisin bir ara Livaneli'yi de, ben sevdim, umarım sen de seversin :))
Ne güzel iş. Önce okuyup sonra izlemek. Gel gör ki şehrimin adı Adıyaman belki ayda bir yapılır tiyatro şeysinden o zaman da o bahsettiğin tiplerin bastığı bir mekan oluverir salonlar. Neyse sakinim tamam :D
YanıtlaSilGülücüklü Kal...
Talha,
SilO tipler olmasa her şey daha güzel olacak gibi değil mi? :D Olsun, ben de sürekli gidemiyorum tiyatroya maalesef, böyle arada sırada :))
Livaneli'yi çok severim, tüm kitaplarını okudum. Bu da çok güzeldir. Tiyatro ve sinema konusunda da size katılıyorum, bizim insanımızın eğitime ve empati kurmmayı öğrenmeye çok ihtiyacı var.
YanıtlaSilBlana K,
SilUmarım ben de tüm kitaplarını okuyabilirim :)) Bence de, bunu öğrenmeliyiz :))
hiç okumadım yazarı ama tiyatrosu ha ay buna gidebilirim yaaa nerde gittin seeen :)
YanıtlaSilDeeptone,
SilKırklareli'de gittim Deep :D Ama İstanbul'a da gelir yakında :D
livaneli candır :D
YanıtlaSilKitap Eylemi,
SilGerisi heyecan :D
Zülfü Livaneli'yi hiç okumadım ama merak ettim şimdi..
YanıtlaSilNursalkımı,
SilDiğer kitaplarını ben de okumadım :))
Livaneli'den sadece Mutluluk kitabını okumuştum, beğenmiştim de, tavsiye ederim.. Deccal nedir ya bu arada :D Neyse.. :')
YanıtlaSilGözde,
SilKıyamete doğru gelecek şeytanımsı yaratık gibi biliyorum ben de :D Mutluluk'u çok merak ediyorum, filmi de izlemedim :D
La la laaa iyiki buldum bu bloguuu tiyatro tavsiyeleri yorumlari:) bugunku ev odevim de burayi iyice dolasmak olsun ozaman:))) sevgiler, beklerim
YanıtlaSilBirdefnemasalı,
Silİyi ki geldiiiin :))
Kitabı çok sevmiştim, oyununu da izlemek isterdim ama maalesef imkanım olmadı. Yusuf karakterini Onur Bayraktar canlandırıyordu ama trafik kazasında ölünce yerine başka bir oyuncu geldi. Belki Onur Bayraktar daha iyi bir Yusuf olurdu.
YanıtlaSilTiyatro izlemeyi bilmiyoruz tespitine katılıyorum. Geçen gün izlemeye gittiğim oyunda birinin telefonu çaldı ve adam telefonu açıp şu an oyunda olduğunu konuşamayacağını söyledi. Telefonunun sesini kısmayı akıl edememiş.
Şule Uzundere,
SilKesinlikle olurdu. Onu Yusuf olarak daha çok severdim.. Umarım izleyebilirsin :))
Ah ya... Çok üzücü davranışlar aslında.
6-7 yıl oluyor okuyalı, bir serenad değil ama rahat okunan güzel bir kitap. tiyatro kısmı da facia olmuş:/ öğrenicez inş bir gün adam gibi izlemeyi...
YanıtlaSilKitap Sevinci,
SilSerenad'ı okumadım, okuyacağım umarım :D
Yakın zamanda öğreniriz inş..
Kitabı çok sevdim tiyatrosuna gidemedim ne yazık ki :( bu arada keşif etkinliğinden geliyorum sizi takipteyim bana da bekliyorum sevgiler :) http://efsaninguncesi.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilSevilayefsa,
SilGidersiniz umarım bir gün :))