psikoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
psikoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Aralık 2019 Pazar

İYİ AİLE YOKTUR - NİHAN KAYA

92
İthaki Yayınları
290 sayfa

İyi Aile Yoktur, Türk aile yapısının ihtiyaç duyduğu kitap bence. Yazar, Alice Miller’dan etkilenmiş ve araştırmalarının sonunda bu kitabı yazmış.

Kitabın doğru noktalara temas ettiğini ve farkındalık yaratabileceğini düşünüyorum. Çok çözüm odaklı bir kitap değil, daha çok sorunları tespit ediyor. Ayrıca İyi Aile Yoktur’daki aile kavramının içindeki baba figürü nerede diye düşünmedim değil. Twitter’ı incelediğimde yazarın kitapları bir bütün olarak yazdığı ve diğer kitabında babayı anlattığı dikkatimi çekti. Devam kitabını okuyup göreceğim. :)

Genel olarak baktığımızda kitabı sevdim ve Nihan Kaya’nın tespitlerine katılıyorum. Alıntıların, kitabı benden daha iyi anlatacağını düşünüyorum.

Sevgiyle ve kitapla kalın!

“Çocukluk bir cehennemdir.”

“En iyi anne baba bile çocuğuna zarar verir. Anne-babanın çocuğa verdiği zararı örtbas edebilmek için anne-babalık kurumsallaştırılmış ve kutsallaştırılmıştır.”

“İnsanın çocuğuyla ve genel olarak çocuklarla ilişkisiyle yüzleşmesi, kendi çocukluğuyla yüzleşmesi demektir.”

“Dünyada, öldüğünde yahut bir şekilde kaybettiğimizde varlığımızı idame ettiremeyeceğimiz kimse yoktur; kendimiz hariç. Kendimiz dışında kimseye ihtiyacımız gerçek bir ihtiyaç değil.”

“Bir insanın en olumsuz, en sağlıksız yanını gösterdiği kişi, her zaman, çocuğudur.”

“En büyük acılar genellikle insanın kendine çektirdiği acılardır. Kişi benliğindeki işkenceciden hiçbir yerde kurtulamaz.”

“Birinin bir başkası üzerinde baskı kurmasının normalize edilmesi, ailede başlıyor. Dünya realitesi, kanıksadığımız için, ne kadar yanlış olduğunu fark bile edemediğimiz hiyerarşiyle, zihinsel ve psikolojik istismarla dolu.”


13 Temmuz 2019 Cumartesi

"TUTUNAMAYANLAR"IN POLİTİK PSİKOLOJİSİ - SEROL TEBER

53
Okuyan Us Yayınları
366 sayfa


Tutunamayanların Politik Psikolojisi’’ni Bilge’yle Eskişehir’den almıştık. Sahafta kitaplara bakarken, sahibiyle sohbet etmiştik ve bize bu kitabı önermişti.

Serol Teber kitabın ilk metnini editörü Ayşen Anadol’a getirdiğinde, üzerinde tartışarak ilerlemeye karar vermişler ancak bir hafta sonra yazarın ölüm haberi gelmiş.

Biz de okumaya yazarın son kitabından başlamış olduk.

Tutunamayanların Politik Psikolojisi, bazı eserlerden yola çıkarak toplumun psikolojisini inceliyor. Osmanlı dönemine hatta Orta Asya Türklerine kadar uzanıyor.

Tarafsız bir kitap değil. Yazarın çıkarımlarına katıldığım yerler de var, araştırmaya karar verdiğim konular da var. Beni şaşırtan bilgiler de kitapta mevcut.

Arka kapakta belirtildiği gibi: “Bu kitap herkesin kızacağı ve herkesin rahatını bozacak, kimsenin memnun olmayacağı ama okuyanları sarsarak uyandıracak, başka türlü bakmayı öğretecek bir eser.”

Kitaplı günler!

“Ulus devlet oluşturma genellikle “Aydınlanmış” rasyonalizmin irrasyonalizm boyutuna ulaşmasıyla sürer.”

“İnsanlar, devletin her alana nüfuz etmeye çalıştığı ve siyasal muhalefetin son derece zor olduğu zamanlarda –ki bu zaten hep böyle olmuştur- en ufak bir muhalefet odağı belirdiğine onun yanında yer almışlardır.”

“… bütün ideolojiler kendilerine uygun, kendilerini yeniden çoğaltacak, resmi yurttaşlar üretmeye çalışır.”


10 Haziran 2019 Pazartesi

KURTLARLA KOŞAN KADINLAR - CLARISSA P. ESTES

40
Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler
Ayrıntı Yayınları
Çeviri: Hakan Atalay
542 sayfa


“Öyküler ilaçtır. İlk öykümü duyduğumdan beri onların büyüsünden kurtulamadım. Onların böyle bir gücü var; bir şey yapmamızı, olmamızı, etmemizi şart koşmazlar; sadece dinlememiz yeterlidir.”

Kurtlarla Koşan Kadınlar hakkında uzun uzun konuşulabilecek, yazılabilecek, sindirilmesi zaman alacak kitaplardan biriydi benim için. Uzun zamandır Bilge’yle okumak istiyorduk ve Nisan ayında başladık. Tam olarak bugün kitabı bitirdim ama kapağını tekrar tekrar açacağım gibi görünüyor.

Yazarımız Clarissa P. Estés bir şair, psikanalist ve cantadora yani eski öyküleri toplayıp saklayan kişi. 20 yıl boyunca öyküler toplamış ve bu kitabında psikolojik olarak incelemiş.

Kurtlarla Koşan Kadınlar 16 bölümden oluşuyor, her bölüm farklı bir konuyu ele alıyor: Erginlenme, aidiyet, yaşlanma, bilgelik, annelik, cinsellik... Kısaca insanın doğasını ele alan öyküler… Kitapta bildiğim hikayeler kadar bilmediklerim de vardı. Söylemeliyim ki bildiğim hikayelere hiç bu gözle bakmamıştım.

Kitabın dili alışana kadar biraz zorladı ama ilerledikçe ya kolaylaştı ya da ben alıştım. Akademik bir dili var. Kitabı okumak için psikanaliz konusunda da bilgi sahibi olmanın önemli olduğunu düşünüyorum. En azından Freud ve Jung’un bilinmesi gerek çünkü yazar yer yer göndermeler yapıyor, eleştirilerde bulunuyor.

Kitabı okudukça bazen çevremdeki insanların davranışlarının bazen kendi davranışlarımın temelini anladığımı hissettim. Artık masalları daha dikkatli okuyacağım.

Zaman zaman unutsak da içimizde var olan ve bize güç veren özümüzü daha sık hatırlamamız dileğiyle… Keyifli okumalar!

“Uyum göstermek, tüm kadınlar tarafından akılda tutulması gereken sarsıcı bir kavrayışa yol açar. O da şudur: Kendimiz olmamız, diğer pek çok kişi tarafından dışlanmamıza neden olur, buna karşılık başkalarının isteklerine boyun eğmemiz de kendi kendimizden sürgün edilmemize yol açar.”

“Vahşi Kadın, cesaret eden, yaratan ve yıkandır. Bütün yaratıcı eylem ve sanatları olası kılan ilksel ve buluşçu ruh odur. O, etrafımızda bir orman yaratır ve biz de hayata bu yeni ve özgün açıdan bakmaya başlarız.”

“Sevginin bir bedeli vardır. Bu bedel, cesarettir. Göreceğimiz gibi, bu bedel uzaklara gitmektir.”

“Yeni bir şeyi tekrar ekmek ve büyütmek için en iyi topraktır dip. Bu anlamda dibe vurmak, son derece acı verici olsa da, aynı zamanda tohum ekmenin zeminidir.”

“Bağımlılık, hayatı daha iyi “gösterirken”, onun içini boşaltan her şeydir.”

“Benim için yalnızlık daha çok kendimle birlikte her yere taşıdığım ve ihtiyaç duyduğumda etrafıma açtığım katlanmış bir orman gibidir.”

“Çoğu zaman başkalarını, kendimizin yaralanmış olduğumuz yerden ya da onun çok yakınından yaralarız.”

“Bütün mesele de budur… devam etmek. Bilgelik yazgımıza doğru devam etmek.”


14 Şubat 2019 Perşembe

SEVME SANATI - ERICH FROMM

3
Payel Yayınevi
Çeviri: Yurdanur Salman
125 sayfa


Sevmek bir sanat mıdır?

Öncelikle kitap psikolojik bir eser. Sevmenin 5 yolu, karşındakini kendine aşık etmenin 8 yolu gibi reçeteler bulundurmamakta.

Aşk ve sevgi üzerine çıkarımlar içeren kitap, sade bir akademik dille yazılmış. Dört bölümden oluşuyor: Sevmek Bir Sanat mıdır?, Sevgi Kuramı, Sevgi ve Çağdaş Batı Toplumunda Sevginin Soysuzlaşması, Sevginin Uygulanması.

Sevgiyi, sevme sanatını dört maddenin birleşimiyle açıklar Fromm: İlgi, bilgi, saygı, sorumluluk. Sevginin türleri de detaylıca işlenmiş ve okurken aydınlanmaya neden oluyor. Ayrıca içinde bolca Freud eleştirisi mevcut.

Bence kitap ortaokul ve liselerde okutulmalı. Toplumca böyle kitaplar okumaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

“Sevgi ta derinden özlenen bir şeyken, öbür şeylerin hepsi sevgiden daha önemli sayılır. Başarı, ün, para, güç – bunları elde etmek için varımızı yoğumuzu veririz; sevmeyi öğrenmek içinse hiçbir şey yapmayız.”

“Birlikte yaşayarak bir olmanın tersine, olgun sevgi kişinin bütünlüğünü, bireyselliğini yitirmeden birleşmesidir. Sevgi insanlarda etken bir güçtür; kişiyi öbür insanlardan ayıran, duvarları yıkan, onu öbür insanlarla birleştiren bir güç.”

“Sevginin etkin özelliği en genel biçimde şöyle tanımlanabilir: Sevgi vermektir, almak değildir.”

“L’amour est l’enfant de la liberté (sevgi özgürlüğün çocuğudur); hiçbir zaman zorbalığın çocuğu olmamıştır.”

“Çocuk sevgisi şu yoldan gider: “Sevildiğim için seviyorum!” Büyüklerin sevgisi şu yoldan gider: “Sevdiğim için seviliyorum.” Olgunlaşmamış sevgi, “Seni, sana gereksinmem olduğu için seviyorum” der. Olgun sevgi, “Seni sevdiğim için sana gereksinmem var” der.”

“Kişi yaratıcı bir sevgiyle sevebiliyorsa, kendisini de sever; yalnız başkalarını seviyorsa, hiç sevemiyor demektir.”

“İnsanda bilinçli bir sevilmeme korkusu varken, gerçek ama çoğunlukla bilinçsiz olan korku, sevme korkusudur.”



3 Mayıs 2018 Perşembe

ŞU BİZİM KIRILGANLIĞIMIZ - EUGENIO BORGNA


22
Yapı Kredi Yayınları
Çeviri: Meryem Mine Çilingiroğlu
68 sayfa


İhtiyacın olduğu zaman dikkatini çeken kitaplar olur ya, hep anlatıyorum, Şu Bizim Kırılganlığımız’da benim için öyle. Kadıköy YKY’de arkadaşımla gördüğümüz gibi aldık.

Yazardan daha önce hiç kitap okumamıştım. Kendisi 1930 doğumlu bir İtalyan ve psikoloji üzerine birçok eseri var.

Şu Bizim Kırılganlığımız, kırılganlığın türlerini ve hayatımızın bir parçası olduğunu anlatıyor. Ben kitabın içinde kendi kırılganlıklarımı da buldum.

İçeriği hakkında söz söylemenin gerekli olmadığını düşünüyorum zaten sadece 68 sayfa. Bunun yerine okuyun ve kırılmanın da insanın parçası olduğunu unutmayın.

Kitaplı günler! :)

“Kırılgan olan ve kolaylıkla kırılan sadece duygulanımlarımız, yaşama nedenlerimiz, umutlarımız, huzursuzluklarımız, hüzünlerimiz ve kalbimizin itkileri değildir; sözcüklerimiz de, kendini kötü hisseden kişilere yardım etmek için kullanmak istediğimiz ve kendimizi kötü hissettiğimizde başkalarından duymayı dilediğimiz sözcükler de kırılgandır ve kolaylıkla dağılıp eriyiverirler.”

“Her sessizlik kendine has bir dile sahiptir ve bu dilin anlam ufuklarını kavramak, keşfetmek kolay değildir.”

“Hüzün, sadece, onu kendi ruhunun uçurumlarında yaşayanların derinlemesine bildiği bir hayat deneyimidir, insanı kırılgan ve savunmasız kılar.”

“[U]mut, hayatın görünürdeki kesinliklerine ve sıradanlıklarına sürekli bir meydan okumadır ve kırılganlığın dile gelmez izleri umudun özsuyudur.”