Geçen sene Floransa’ya gitmeden önce L’Auberge Espagnole filmini
izlemiştim. Erasmus’a gitmeden önce izlenmesi tavsiye edilmişti. Serinin devam
filmi Russian Dolls ise ana karakterimiz Xavier’in beş yıl sonraki hayatını
anlattığı için Erasmus dönüşü izlemeye karar vermiştim. İzledim.
Filmi beğendim. İlk filmde hissettiğim -nasıl tarif edeceğimi bilmediğim-
duyguyu, bu filmde bana vermeyi başardı. Sanki o senaryodan biri olabilirmişim
gibi. Bazı sahneler ve replikler benim içsel sorunlarıma değiniyor gibi. Eski
dostlarla buluşmak gibi.
Xavier’in çok sevmediği ekonomiden uzaklaşıp, hayalindeki meslek
olan yazarlık için çabalaması filmin beğendiğim yönlerinden biriydi. Bir sürü
insan hoşlanmadığı işlerde çalışıp mutsuz olurken, sevdiği iş için çabalaması
gerçekten değerli benim gözümde. Ben de kendim için evrene mesaj yollayayım
Xavier yoluyla.
Tabii ki hayat yine sorunsuz ilerlemiyor. Bu sefer de aşk
hayatı, ilişkiler su yüzüne çıkıyor. Burada Xavier’i çok anladığımı söyleyemem.
Filmi izleyenler Moskova’da geçen günleri kast ettiğimi anlamışlardır. Buraya
standart bir söz bırakalım: erkekleri anlamak mümkün değil.
Ana karakterimiz dışında diğerlerinin de hayatlarını,
değişimlerini izlemek güzeldi.
Film harika şehirlerde geçti: Paris, Londra, Moskova. Ayrıca
bolca tren sahnesi vardı. Çok severim.
Serinin üçüncü filmi de var, bakalım onu ne zaman izleyeceğim?
Göreceğiz.
“Bir kızla bir hikayeye başlamak, bir yolculuğa çıkmak gibidir.
Ne kadar yakın olduğunuzu ancak beraber uzaklara gittiğinizde anlarsınız.”
Evrene mesaj yollamak.
YanıtlaSilBi Çaylak,
SilBunu hep yapıyorum, genelde işe yaramıyor ama olsun :D
Hayalimizdeki mesleklere yönelebilseydik keşke. Bırak yönelmeyi hayalimixin ne olduğunu bile bulamıyoruz koşturup dururken.
YanıtlaSilHandan,
SilNe kadar haklısın :(( Keşke küçükken yeteneklerim keşfedilmiş olsaydı diyorum hep, belki de yeteneğim yoktur tabii :D
Erasmus istediğime göre benimde izlemem gereken bir film desene. :) Listeye aldım izleyeceğim kesin.
YanıtlaSilRafaelaybuke,
Silİlk filmden başla, keyifli seyirler :))
Güzel bir filme benziyor. Listeme ekledim. Teşekkürler güzel öneriniz için :)
YanıtlaSilBaharın Kadrajı,
SilUmarım seversiniz :))
Fransa yapımlarına bir türlü ısınamadım nedense gerçi çok da izlemedim ama bir de bu seriyi deneyeyim bakalım :)
YanıtlaSilEbrar,
SilFransız filmlerini ben de sevmediğimi düşünüyordum ama sonra fikrim değişti :D
Güzel bir filme benziyor. Tanıtım için teşekkürler.
YanıtlaSilEğitim Pınarı,
SilRica ederim :))
Mesleğiyle barışamayan biri olarak, filmi kesinlikle izleyeceğim.
YanıtlaSilFebris,
SilÖnce ilk filmden başlarsan daha anlamlı olur :))
Sayenizde İspanyol Pansiyonu' nu izlemeye başladım. Sonra da bu filmi izleyeceğim. Keyifli bir öneri oldu benim için. :) Teşekkürler
YanıtlaSilMomentos,
SilUmarım seversiniz, ben keyif almıştım :))
Çok beğendim.. şimdi de rus bebekleri izleyeceğim :))
SilMomentos,
SilÇok sevindiim :))
Bu filmi bilmiyordum. Konusu güzelmiş. Hayallerinin peşinden gitmesi iyiymiş. :)
YanıtlaSilBirpembesever,
SilGüzel bir seri :))
Ne ilginçtir ki Yönetmen Sineması Meydan Okuma için seçtiğim üçüncü haftanın yönetmeni Klapisch'ti ve serinin son iki filmini izledim dün :). İlk filmi de bir ay önce falan izledim ve bence serinin en güzeli ilkiydi. Diğerleri de eğlenceliydi ama ilk film daha sıcak ve samimi bir hikayeydi sanki.
YanıtlaSilÖneri Makinesi,
SilNe güzel tesadüf :)) İlki daha güzeldi bence de ama karakterleri genel olarak seviyorum :))
İlkay Özgür,
YanıtlaSilİlk film daha güzel zaten ama ben seriyi sevdim genel olarak gibi :D
ayyy en sevdiklerimdeeen. üç filmi de çok seviyom. yönetmen de süpeer. bak bi dee, bu serideki oyuncular şimdilerde hepsi fransız sinemasının en iyileri oldular ve ingiliz :) duris, de france, reilly :)
YanıtlaSilDeeptone,
SilBen de çok sevdiiim, oyuncular gerçekten iyi :))
Hayalindeki mesleği kovalamak genellikle filmlerde kalıyor maalesef. Gerçek hayat daha acımasız :-(
YanıtlaSilŞule Uzundere,
SilBu çok üzücü bu durum :((