45
“bir çocuk büyüyor”
Selis Kitaplar
Çeviri: Ülkü Akgündüz
254 sayfa
|
Emile, Jean-Jacques Rousseau’nun eğitim psikolojisi alanında
yazdığı eseri. Hayali bir çocuk olan Emile’i ele alarak bebeklikten gençliğe
kadar eğitiminin nasıl olması gerektiğini anlatıyor. Aslında bir nevi eğitim
ütopyası.
Rousseau bu fikirlerini kendi hayatında pratiğe dökememiş olsa
da, son bölüme gelene kadar kendisine hak verdim hatta çocuk sahibi olmadan
okunması gerektiğini düşündüm. Genç Adam: Hayata Giriş bölümünü kitaptan
çıkarırsak beğendiğim bir eser diyebilirim; ancak bu bölümle birlikte, kadına
olan bakış açısı sakinliğimin sınırlarını zorladı. Yaşadığı dönem öyleydi, bu
böyleydi, ondan bu düşünceleri normal diyebilirsiniz ama bu konuda mazeret
duymak istemiyorum artık. Rousseau bile olsa, mazeretleri geçerli sayılabilse de,
bu bakış açısına saygı gösteremem.
Bölüme göz atalım. Kadın ve erkeğin farklılıkları olsa da bu
birinin diğerinden üstün olmadığını savunduktan sonra, konunun “Kadınlar olmazsa biz erkekler
yaşayabiliriz; ancak kadınlar aynı konumda değiller.” noktasına gelmesi
enteresan. Kadınların görevini de duymak ister misiniz? “Erkeklerin hoşuna gitmek, onlara faydalı olmak, kendilerini onlara
sevdirmek ve saydırmak, küçükken büyütmek, büyüyünce onlara bakmak, nasihat
vermek, teselli etmek, hayatı zevkli ve sevimli bir hale koymak…” Sürekli
uysal ve itaatkâr olmaları gerektiğini de es geçmemeli.
Öyle bir ideal kadın resmi çizilmiş ki gülsem mi ağlasam mı
bilemedim. Hani çocuğu özgür yetiştiriyorduk? Toplum tarafından kabul edilmiş
roller, ah bu toplumsal roller! En acısı da şu ki 300 yıl önce yazılmış bu
kitaptaki düşüncelerin, ülkemizde hala geçerli olabilmesi! Çok üzücü.
Neyse. Gelin iyi tarafına bakalım. Güzel çıkarımlar var kitapta;
ailenizdeki, çevrenizdeki ve kendinizdeki bazı gerçekleri anlayabileceğiniz.
Süzerek okunmalı, faydalanmalı.
“Yaratıcı’nın elinden
çıkarken her şey iyidir; ama insan ne canlıların ne de eşyanın ilk haliyle
kalmasına izin verir; her şeyi değiştirmek ve dönüştürmek ister.”
“Hem yaşamak yalnızca nefes
almak değildir ki; işlemektir; uzuvlarımızı, kendimize özgü yanlarımızı,
alışkanlıklarımızı, bize var olduğumuz hissi veren bütün donanımımızı
kullanmaktır. En çok yaşayan insan en çok yıl saymış olan değil, hayatı en çok
hissetmiş olandır.”
“İnsanlar! İyi kalpli olunuz;
bu sizin ilk görevinizdir. Irk, din, dil gözetmeden tüm insanları seviniz.”
“Mutluluğumuzu arttırmak
için çırpınırken mutsuzluğa düşüyoruz. Sadece yaşamak isteyen herkes, mutlu
yaşayacak, sonuçta iyi yaşayacaktır(…)”
“Sevinç ve keder hep kol kola
dolaşır ve biz onları her an bulabilir, her an kaybedebiliriz.”
“Kuruntularınızdan
kurtulmadıkça cesur olamazsınız.”
Kadınların görevlerini okurken güldüm resmen:)))
YanıtlaSilİyi insan olun tavsiyesi ise çok hoşuma gitti ama olmuyor işte insanların iyisi candır ama kötülere engel olamıyoruz...dünya kötülerin dünyası hatta:( belki de iyiler sustuğu, sessiz kaldığı için. İlgiyle okudum. Sevgiler:)
Bücürük ve Ben,
SilDediklerine katılıyorum ben de maalesef :(( Teşekkür ederim, sevgiyle kal :))
Ben de şimdi emileyi okuyordum. Yalniz orjinal metni okuyorum ben is bankasi yayinlarindan yediyüz kusur sayfa olanı. Sadeleştirilmiş yayınların okuyucuyu eksik bıraktığını düşünüyorum. Düşünsenize 500 sayfasını atmışlar kitaptan rousseau nun o 500 sayfada be yazdığını merak ederim ben 😊 aslında günümüzden 300 yüz yıl öncesinin fransasinda yazılmış kitap düşünün ki daha fransız devrimi patlamamış. Bence kadınlarla ilgili yastıkları o dönem için fazla iyi ifadeler çünkü kadının köle olduğu hayvandan değersiz olduğu anlayışı hala hakim. Tarihi konsesnus içinde düşündüğümde yazara kızamıyorum. Ben de 4 bebe ile yavaş yavaş 2 haftada bitirir yazarım izlenimlerimi inş
YanıtlaSilkesinlikle orjinali okunmalı ;)
SilBize Her Yer Okul,
SilKitap benim değil, tam metnini başladıktan sonra fark ettim. 500 sayfada da benzer şeyleri savunduğunu düşünüyorum, lisede eğitim psikolojisi dersinde kendisini işlemiştik. Tabii her koşulda tam metni okumak daha iyi :)) Kadınlar konusunda ise o dönem böyleymiş deyip normalleştirmeye ve değinmemeye karşıyım ben, bahsetmezsem içim rahatlamaz.
Keyifli okumalar diliyorum size :))
Kötü olan Rousseau'nun 18. yüzyıldaki düşünceleri değil, o devir öyleymiş deyip geçersiniz, sorun bizim bugünümüzün o düşüncede olması, insan o yüzden sinir oluyor. Üstelik Atatürk'ün bize sağladığı tüm kazanımların bizzat kadınlar eliyle çöpe atıldığını gördükçe ne diyeceğimi şaşırıyorum. Elinize sağlık:)
YanıtlaSilGül Akça,
SilGünümüzde bu düşüncede olan insanlara katlanamıyorum gerçekten, varlıklarına sinirleniyorum ben de. Çok üzücü, çok :((
Teşekkür ederim :))
EĞİTİM İLE İLGİLİ ESERLERE DİĞER ESERLERDEN DAHA FAZLA İLGİ DUYMAKTAYIM. EMİLE TANITIMI İÇİN ÇOK TEŞEKKÜRLER.
YanıtlaSilEğitim Pınarı,
SilKeyifli okumalar :))
Kenara not alındı okunması gerekenler lıstesınde yer buldu kendıne yorumun ıcın tesekkurler emegıne saglık
YanıtlaSilCahil Okur,
SilTeşekkür ederim, keyifli okumalar dilerim :))
Güzel çıkarımları dışında kalan kadına bakış açısı ne kadar da üzücü.. Yine eleştiri anlamında okunabilir.
YanıtlaSilBirpembesever,
SilKitabı Emile diye bir erkek çocuğunun eğitiminden ziyade bir insanın eğitimi olarak yorumlarsak, güzel çıkarımları var bence ama keşke kadınlara yönelik görüşlerini içermeseydi kitap. Bu konuda çok aydın ve ileri görüşlü olamadığı ortada.
bunu duydum okumadım ama okunurmuş yanii. iki kitabını okuduydum. itiraflar adlı kitabını çok seviyoree :)
YanıtlaSilDeeptone,
SilSen sevdiysen okunur kii :D
j.j. rousseau Emile'de kastettiği özgürlük doğal ortamında insanın yetişmesidir. Kent yaşamı doğal değildir ve insanı doğası dışında biçimlendirir. İnsan önce insan olmalıdır. Eğitim olmalı ancak doğal ortamda uygulama ile. Baskı zorlama olmadan..
YanıtlaSilGelelim kadın ve erkek ilişkilerine. Evet dönemi yansıtıyor düşünceleri..https://dergipark.org.tr/download/article-file/68590 bu makaleye gözatmanı öneririm. Bir de kitabın orjinalini okumanın daha yaralı olacağını düşünüyorum ;)
Mermaid,
SilBu bahsettiklerinizi zaten kitapta okudum, lisede eğitim psikolojisi dersinde de fazlasıyla öğrenmiştim :))
Makaleyi okudum şimdi ancak Hanife Nalan Genç ile çeliştiğim bir nokta göremedim, aynı çıkarımlarımız var. Postumda da bahsettiğim gibi dönemi bahane olarak görmüyorum artık, aydın diye isimlendirdiğimiz kişilerin "aydın" gibi fikirleri olmalı. Kadınlar konusundaki görüşlerine dair fikirlerimi yazmazsam da benim içim rahat etmezdi, böyle düşünceleri Rousseau bile olsa normal göremem.
Alanım eğitim olmadığı için tam metnini okumayı planlamıyorum, yine de belli olmaz tabii ki :))
Yorumunuz için teşekkürler :))
İlkay,
YanıtlaSilO ters düşmeyi ben de fark ettim, kendiyle çelişiyor arada :D Ben de kadının böyle görülmesine çok kızıyorum, dönem şartları vs. kısmına da katılmıyorum artık, bugün de aynı görüşler mevcut. Zihniyetle ilgili bence, aydınların daha açık görüşlü olmalarını bekliyorum işte.
Formasyon aldığım sırada ders için okumam gerekmişti bu kitabı. Hatta kısa bir ödev de hazırlamıştık. O zamanlara gittim yazınızı görünce. Çok güzel ifade etmişsiniz. :)
YanıtlaSilKitap Gizi,
SilTeşekkür ederim, beğenmenize sevindim :))
Bizim hocalar da ısrarla okumamızı istiyorlar bu kitabı ama orjinal metni tabi ve bu benim gözümü acayip korkutuyor.
YanıtlaSilBurcu Odacı,
SilKitabın dili ağır değil, 700 sayfa da olsa bir çırpıda biter diye düşünüyorum :))
Okumayı düşündüğüm bir kitap. Bugün için çok saçma ve sorunlu gelse de, sizin de bahsettiğiniz ve bir çok yerde okuduğum kadın konusundaki bölümlerini, kadının insan olup olmadığının, cadı avlarının etkisini yitirmediği bir çağda yazıldığını düşünmek, biraz da tarihsel şartları içinde değerlendirmek gerekiyor.
YanıtlaSilKitaplara Kaçanlar,
SilO çağın tarihsel koşullarını biliyorum ama Rousseau'nun hayatını ve yazdıklarını pek uygulamadığını da biliyorum.
Keyifli okumalar :))